Bu yazmalar artık, artık isteksiz be canım...
Rapor vermek gibi meçhul müdüre
Okundu onayı gereksiz...

Sabah erken kalkmadım.
Yine...
Sebebi?...
Kesinsiz...
Yatak çekti... Çekilmezi...
Sıradan, kendini sevme ve küfretme günüydü yani.
Sahi bu gün günlerden neydi be canım?
Salılara ismini kim verdi?

Kahvaltı niyetine şu paketli çin makarnalarından yedim.
Üstüne üç bardak su içtim.
Anca gitti tuzundan yangısı boğazımın.
Tuzdan mı ustan mı kurudu içim belirsiz.
Sahi Dünya’nın suyu ne kadar tuzlu hesaplandı mı be canım?

Cam kasedeki helvanın dibini kazıdım sonra
İki yüz altı kemiğimin en az yüzü oynadı kaşıkla direşirken.
Yapışmıştı zamk gibi, ama dilimden kaydı.
İlk kaşıkta nirvana ayağımın altındaydı,
İkinci kaşıkta içim bayıldı.
Sahi, baygınken insan en çok neyi algılardı?

Nüdist komşularımı çekiştirdim telefonda.
Kargaların pislettiği pencere pervazımı,
Poşetlerden su sızmış çöp kovamı,
Ellerimi,
Yıkadım işte önüme geleni
Sahi bulmuşlar mıydı kadın egemenlerin yokoluş sebebini?

Bu yazmalar artık, artık isteksiz be canım...
Rapor vermek gibi meçhul müdüre
Okundu onayı gereksiz...
Çizeceğim bir dahakine
Tıkınmalardan, sebeplenmelerden artakalanları
Düşünmelerimin soru işaretlerini.
Sahi...
?
Velhasıl
Bu gün de dün,
Yazmalar da sana bu gün,
dün-lük gibiydi canım.
.
Rapor sonu...


26.01.2020