10
Yorum
20
Beğeni
5,0
Puan
974
Okunma

Mağdur bir düş’ün penceresinde izdiham
Tahammülsüz ışıklarda sarıya dönen bir sevda
Beklemede yürek ve insanlık:
Çalınan masumiyetin de bekası yüklü adeta
Yarının sırdaş şiirlerinde
Şüheda telaşlar ve yoldan çıkmış mizaç
İlla ki firar edecek şiirden.
Martavalı ömrün ne de külüstür
Bir izdivaç:
Gece ile şafağın nikâhlandığı o nemrut gölge bile
Gözlerini alamazken muhteşem doğasından
Ve iklimin gözyaşlarından firar eden
Melun bir yürek
Kabzasında adı kazılı bir rivayet
Düş özürlü güncesinde ölümlü beyitlerin
Rüştünü ispatlayan her renk elbette
Onayını alacak Tanrının
Geçemediği Sırat köprüsünde
Hep mi asılı kalacak gözyaşı?
İnfilak eden ulvi bir havsala
Ekmeği ile oymasınlar yeter ki
Kim ise yüreği ve gözü takılı yasta.
Şirazesi kayan bir mecra
Pıhtılaşan o kandamlası
Peyderpey ölümü neşreden soytarı bir imge
Doğasında kurmaca olmaz elbette sevdanın ve özlemin
Yanık teninde geçkin mevsimin
Bin bir nazla kapıya dayanan hazan ve matem:
Resmigeçidi midir de ömrün top yekûn sırlarında?
Basireti bağlanan bir selamda muteber sırdaşımın yankısı
Saklı kılacak adını sanını
Henüz yazılmayan satırlarda?
Lanet döngünün kıymete bindiği…
Elbette hurafe ve aldatı yüklü şu yerküre:
Bir metazori gölgede kayıtsızlığın at başı koştuğu
Rivayetlerin dahi dilinin dolandığı…
Ne yalan ne de yalın sözüm ona;
Ne kasıtlı ne de içten gelen bir sızı
Akıtmadığım mevsimde çağlayan bir imge
Zanların tutuştuğu şu izbelerde
Yanıp tutuşan bir halede saklı sırları beşerin
Haşmetin doğasında illa ki gün görmemiş hayatlar
Aşkın rabıtası belki de iksirli bir sanrı:
Mukayese ne mümkün?
Muadili illa ki hüzün.
Şimdi rötuşlayalım ölümü ve matemi
Eylül’ü de kurgularken Ağustos’un son gecesinde:
İmbatların yüreği yanıp tutuşurken
Meftun bir rüzgârla sözleşen her ön yargı
Yeter ki başı yana düşmesin hiçbir çocuğun ve masumun.
5.0
100% (12)