26
Yorum
91
Beğeni
0,0
Puan
3019
Okunma


Sükûtun aynasını kırıp bir hece vakti
Sensizliğin hükmünü boynuma astın gülüm
Devr-i âlem seyriyle geldiğin gece vakti
Var saydığım yokluğun canıma kastın gülüm
Titrerken mum alevi pas bürümüş tabakta
Nâr-ı beyzanı arar, ömür ki son durakta
Kalbimin mahzeninde saklı bir dürr-i yekta
Zahirî sûret değil özüme hastın gülüm
İzâfî sarayımız olmasaydı virâne
Belki masal olurduk belki kayıp efsâne
Yaşamak istedikçe seninle şairâne
Uğrunda silindiğim isme mahlastın gülüm
Sanırdım ki her yolun sonu sana ulaşır
Yaslandığım her dağın burcu adını taşır
Kurduğum hayallerin ucu kana bulaşır
Bin yıllık savaşlardan sanki mirastın gülüm
Ettiğin cevr-ü cefân yanına kâr kalsa da
Gül kisveli dikenin canımdan can alsa da
Aşkın cehennem olup ateşlere salsa da
Kelebek düşlerimi örten libastın gülüm
Özlemim ötelere beklemem vuslatını
Peşindeyim sanıp da düşürme süratini
Bu yol yalnız yürünür sen hızlı sür atını
Tut elimi dedikçe kalbime bastın gülüm
....