6
Yorum
18
Beğeni
0,0
Puan
1780
Okunma

sonrası ağustos ikindisi.
sonrası sonsuza değin unutulmuş
suları ve gecesi koyumavi şehir
yanık …acıklı …ıstıraplı
yurdundan ayrı düşmüş
hasret hasret ağlar,
içini döker taze bir hevesle …
içli bir sesle
esrarlı bir nefesle
sessiz sedasız
derin ve büyüleyici
karanfil kokulu
damla damla
meçhul bir mıntıkada kaybolmuş
yürek katmanlarında mecnun
cezbi bir yolda meczup
ateşten kisveye
acıdan çileye
pişmeden, değişmeden ..
ıslanmış nisan yağmurlarında
uslanmış enkaz çamurlarında
her sese nefes
her nefesle rüzgar olur
kahır taşır
hüzün taşır
en karanlık dehlizlere
yedi düvel , altı cihet
bütün sınırlar ihlal
bütün hadler berheva.
bütün tanımlar infilak…
gözler kan çanağı.
mevsimler bir merhaleden
bir merhaleye geçmiş.
kahır da lütuf da bir rüya
her yön ateş, her yan tufan,
her ten ateşin ortasında,
alevde yanmıyor ,tutuşmuyor.
aşkla harlanmış, sarsılmış
gönül akkor
savrulma yok
zaman yok
sadece bir gölge
saran sarmalayan her celal
çekip çeviren her cemal
kuşatıp yöneten her nefes
soluğa gizlenmiş her hay
bir beden barındırır
sus –pus…
yanar tutuşur
ne biter ne tükenir
söyler sırrını
*
içine gül yaprakları bıraktığım
üzerine lale kokuları serpiştirdiğim şehir.
tahayyüle sığmayan memleket.
artık o masal diyarı yok
artık sardunya kokuları yok
ruhlar bir kez daha
tekrar bir araya toplandığı zaman?
sana kim ağlayacak
bir çift pabucu olmadan
gün gelir masalları da terk ederler
seni de
bir cami avlusuna.
redfer