14
Yorum
78
Beğeni
0,0
Puan
1715
Okunma

üç noktaları
güz tanrıçaları düşürüyor nefes sonlarından
koparılmış kıyametler
küstüm çiçeği taklidinde karartıyor tüm evreni
her biri
bir ağaç gölgesinde gizli
sayılı günlerin anıları
acıyı yoğuruyor sebepsizce
susuyor yedi rengin iklimi
kışlanıyor vakit
huşu içinde
.. sonra
uzun boylu kadınlar yürüdü yol boyu
heves irkildi üç oktavlık çığlığıyla
iki yana serpildi ses
birinde katran karası
diğerinde mağrur bir kelâm
gelgitlerce karanlık doğdu
dil ısırtan yalnızlıkların üstüne
ismi sürçtü hüznün
s’aklandı gün
özensiz boşlukları
diş bileyici doldurdu gülümseyerek
çöplüğü andıran duyguları süpürdü iyice
sonrasına bakmadan
kaçmış uykularca
sus perdelerini araladı
ve arka yüzü sırlandı camların
parantez içleri yine dolmadı
...
gözleriniz geçti yine
adınızın geçmediği şiirlerden bayım
ve damarı çatlamış haritalarıyla şehirler
ellerim
kayboldu haritalarda
içimin hırsızları çoğaldı
güz yorgunu bakışlarım çalındı
dudağımın titrekliğinde
yol verdiğim yalancı kuşlara aldırmadım bayım
benim gözlerime üşüştü çünkü
dünyalık kaos
bir avuç can kırığıyla
inan
kırılmadım
.....
kuzeyinkızı/serserimayıngibiiçim