0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1029
Okunma
Kanatlarında gökyüzünün
Uçsuz ve bucaksız kanatlarında...
Denizlerden mavi, Yıldızlardan beyaz,
O ki pür-niyaz, pür-heyecan...
Pür-halecanlar içinde kelebekler doğuran,
Cennet salıncakları ve kaydıraklar arasından
Uçup gelen bir tüy, bir tüy, bir tüydü adın
Sen, tam oracıktaydın!
ve ben seni çok geç tanıdım.
Terkedilmiş, kimsesiz bir sahil mezarlığında rastladığım
Eşi yok, taşı yok, bir ölünün arkasından
Yaklaşan bir kadın buldum...
Bilmem ki kimdi, neydi orada aradığım?
Bilmem... Nasıldı bulacağım!?
Ama sen tam oracıktaydın!
ve ben seni çok geç tanıdım.
Anılmamış bir mucizeyle belki, belki eski bir sesle, eski bir oluşla...
Bilmem belki de varıştan bahseden tanıdık, yaşlı bir kuşla...
Pür-mavi, pür-beyaz, pürendam bir hayalin aslından kopup gelen,
Yaklaşan, yaklaşan, yaklaşan bir kadın olarak...
Sen tam oracıktaydın!
ve ben seni çok geç tanıdım.
Bu kahırları, bu hastalıkları,
Tüm bu saf karanlıkları, pür-yalnızlıkları...
bu hezeyanlı fırtına ve boranları...
Oysa erkenden tanıdım!
Yeni uyanmış sarı bir karga gibi,
Menkus, tehlikeli ve yorgun bakışları
Erkenden tanıdım.
Yine de sen tam oracıktaydın
Ama ben seni çok geç tanıdım.
5.0
100% (3)