33
Yorum
78
Beğeni
5,0
Puan
2050
Okunma
bana bir şeyler anlat dedi eylül
daha önce anlattıklarımı anlatsam olmaz mı dedim
önce hafif bir rüzgar esti
begonvil kımıldadı
eskici geçiyordu sokaktan
badem ağacı bi kaç yaprak daha döktü dibine
toprağı eşeledi kedi
göz göze geldik yamanla
bi balık gülümsedi
bu son eylül mü
&
eşeledikçe zamanı ellerim toprak kokuyor
başparmakları bağlanmış adımsız bir kadavra gibiyim
ayakta durmak kolay da yürümek imkânsız
sen hiç öptün mü sırtından çıkartılıp
göğüs kafesinin üzerine bırakılan
bıçağın keskin yüzünü
başını önüne eğip
bana zorla öptürdüler
dudaklarım kanadı biliyor musun anne
tavan arasında sakladığım nefesimle
zaman karası ayrılıkların tozunu süpürürken
cepsiz kefene eyvallah
itirazım yok
ama illa ki fisto isterim
toprak kokusu beni çağırıyor
eylül düşüyor gözlerimden
mavi bir yalan fırlatayım mı sana
söz çamurla oynamayacağım
kirlenmeyecek ellerim
dedim ya
eylül düşüyor gözlerimden
ben üşüyorum
nerdesin
hicran aydın akçakaya