Canhıraş giderken aşkın izinden Bağlanırken sevdasına özünden Vefadan habersiz kullar yüzünden Kahve dertli, telve dertli, fal dertli
Gönlünün emrinde kalalı rehin Gülünceye değil ölene değin Delibal’a sanki hükmü feleğin Yaşa dertli, sürün dertli, öl dertli
Celil ÇINKIR - DELİBAL
DOST KALEMLERDEN : --------------------------- Dört yanımız taş yığını dolunca Yeşil alan ziyan zebil olunca Temiz hava oksijensiz kalınca Ağaç dertli, gövde dertli, dal dertli... Teşekkürler Sn. Gülseren MORKAN Hn.
Firak edip ayrılınca cennetten Şeytan nefret etti insaniyetten Bir süre geçirin mahkumiyetten Ruhum dertli kalbim dertli bel dertli... Teşekkürler Sn. Hacı Veli SOYLU (KEVİR) üstadım
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
bence hiç dert falan yok,insanlar sorunlular,sevmesini bilmezse,böyle oluyor ah ve fıgana kalan hüzün,insan sevmiyor ki zaten,ne aradığını bilmeden selvi boylu al yazmalı geziyor orada burada aradığı ya beladan bela ya da imkansız bir seda,zira ne aradığını bilmiyor ki harami,boş yere telaşe boş yere kavga kendi kendisine haram yıllarla,sanki giyinip kuşanıp gelecek endamıyla sevgi dediği aradığı her neysesi.. Celil hocam bendende böyle bir nida işte her kahıra her sevgisizliğe bağıra bağıra..
Canhıraş giderken aşkın izinden Bağlanırken sevdasına özünden Vefadan habersiz kullar yüzünden Kahve dertli, telve dertli, fal dertli
Gönlünün emrinde kalalı rehin Gülünceye değil ölene değin Delibal’a sanki hükmü feleğin Yaşa dertli, sürün dertli, öl dertli
Dertli olan olgunlaşır tatlanır Bilgi,görgü,sabır onda katlanır Derdi bilen,dost derdiyle dertlenir Bizi bilen gerek,bilmeyen değil ----------------------------------------
Tebrik ediyorum ÜSTADIM Çok güzel ve manalı bir eser Bizlere de ilham kaynağı oldunuz Hakkınızı helal ediniz Başarılar diliyorum
Ordu'daki köprüler gibi olmuş şiir. Ayakların üzeri doldurulmuş yağmur yağmış şimşek çakmış güne düşmüş. Gün ağardığında manzara tam bir felaket. ayaklar sabit dolgular dağınık.
"Olmaktan bıkar mı kullar figüran? Kalkar mı sebebi, döner mi devran? Çıkar mı yarayı kökünden saran? Hane dertli, yuva dertli, kul dertli " burası nedir örneğin? mükemmel diyenlerden bir kişi ne denmek istendiğini anlatabilirse dişimi kıracağım.
Arada girip şiir okumak istiyorum. Günün şiiri seçilen şiirlerin bunu hak etmesi gerektiğine inanıyorum. Amatör ortamda popülariteyle günün şiirini seçmek şiire gönül verenlere zulümdür.
Bu şiir ölçü bakımından da kusursuz değil. 6+5 duraklı 11' li hece ölçüsüyle işlenmeye çalışılmış ama bu düzen bazı dörtlüklerde bozulmuş ; Karışınca deryalara hormonlar Zehir gibi gök mavisi ummanlar El vermiyor buharlara ormanlar Bulut dertli, yağmur dertli, sel dertli "
buradaki duraklar 6+5 değil örneğin.
Netice itibariyle edebi açıdan değerlendirilip güne taşınabilir bir şiir değil. Ayak ve uyaklar her ne kadar uyumlu görünseler de ölçüde sapmalar var. Bununla birlikte çok daha özenli anlatabilirdiniz derdinizi. Aceleyle doldurulmuş son mısraların üzeri. anladığım kadarıyla önce ayakları buldunuz, sonra son mısradaki tamlamaları yaptınız sonra da üzerini ördünüz.
Çok konuştum. Şiir emek istiyor. Daha az kelime daha çok anlam. Yoksa olmuyor işte.. Bunu yapabilecek potansiyeli gösterip yapmamanız galiba canımı sıkan da.
aforoz edilmeden kaçmalıyım.
Hece için biraz Cemal SAFİ karıştırırsanız (ilk aklıma gelen) yararlı olabilir.
Lakin üstad Cahit Sıtkı TARANCI dışında verdiğiniz hiç bir örnek savunduğunuz şeyi destekler özellikte değil. Cahit Sıtkı şiir hakkında ; Şekilsizlik içinde güzellik avına çıkanlar, kendi kendilerini avutmaktan başka bir şey yapmazlar. Şiirdeki esas rol, kelimelerin istifidir. " demiş ancak hecede kalıbın dışına çıkmıştır. Bundan dolayıdır ki otuz beş yaş şiirinden başkasını bilmez kimseler..
Hecenin üstadlarından yürümüşsünüz.. KARAKOÇ 'dan ,SAFİ'den , BEYATLI'dan.. Hecenin tam anlamıyla üstadlarından.. Bu bahsi geçen şairlerin bütün şiirleri benim ilk yorumda sözünü ettiğim kalıpların bekçileridir. Durak nedir, uyak nedir, ayak nedir, ölçü nedir kısımları hece yazmaya çalışanlar için bilinmesi şart olan konulardır. 6+5 duraklı 11 'li hece ölçüsü olduğu gibi 7+7 duraklı 14'lü hece ölçüsü de olduğunu Kainatın Ulu İmparatorunda gözlemleyebilirsiniz. Ve hece şiirinde daha bir çok kalıp olduğunu.
Dilerseniz hece vezni üzerine bir derleme yazmıştım yıllar önce. Okuyabilirsiniz siteden.
Kimin Nebi'nin yolunda olup olmadığı mevzuları da Allah'la kul arasında kalsın lütfen. Neticede her koyun kendi bacağından asılır. Derseniz ki ben günahsızım şefaatçi olurum. O zaman ayrı.
Şair dert anlatır mirim. Onun için yazar.. Söz mühendisliği ile oluyor bütün bunlar.. Siz yine de verdiğiniz örnek şairlerin tüm şiirlerini bir inceleyin isterseniz.
Öncelikle zaman ayırıp yorumladığınız için çok teşekkür ederim.
"Olmaktan bıkar mı kullar figüran? Kalkar mı sebebi, döner mi devran? Çıkar mı yarayı kökünden saran? Hane dertli, yuva dertli, kul dertli "burası nedir örneğin? demişsiniz. Açıklayayım efendim. Burası şiirin bir bölümü. Siz şiir değil de tam izahlı ilmihal kitabı okumak istiyorsunuz izlenimi verdi bana bu çıkışınız. Şiirlerin içine girmek öyle kolay değildir. Herkes nasibince alır okuduğu şiirden.
"Bu şiir ölçü bakımından da kusursuz değil. 6+5 duraklı 11' li hece ölçüsüyle işlenmeye çalışılmış ama bu düzen bazı dörtlüklerde bozulmuş" demişsiniz. Eyvallah. Şiirde mükemmelliğin sınırı yoktur olamaz da.
Öncelikle duraksız şiirin kötü şiir olmadığını düşünenlerdenim. Tıpkı Cahit Sıtkı TARANCI gibi.
Bir düşünsen, yarıyı geçti ömrüm Gençlik böyledir işte, gelir gider; Ve kırılır sonra kolun kanadın; Koşarsın pencereden pencereye (Cahit Sıtkı Tarancı)
Tıpkı Yahya Kemal BEYATLI gibi
En son Bektaş Ağa çöktü diz üstü Titrek elleriyle gererken yayı Her yandan bir merak sardı alayı Ok uçtu hedefin kalbine düştü
Yavuz Sultan Selim Han'ın önünde Ok atan ihtiyar Bektaş Subaşı, Bu yüksek tepeye dikti bu taşı O gazi hünkarın mutlu gününde.. (Yahya Kemal BEYATLI'nın Ok şiirinden)
Tıpkı Abdurrahim KARAKOÇ gibi
Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı, Gözler çakmak çakmak,benzi sapsarı... Bir baktı konağa alttan yukarı. “Vay” dedi,yutkundu,eğdi başını.
Bununla birlikte çok daha özenli anlatabilirdiniz derdinizi. Aceleyle doldurulmuş son mısraların üzeri. anladığım kadarıyla önce ayakları buldunuz, sonra son mısradaki tamlamaları yaptınız sonra da üzerini ördünüz. demişsiniz. Şair dert anlatmaz. Şair karanlıktaki ayna gibidir, kendisine düşen ışığı yansıtır.
Tıpkı Cemal SAFİ gibi
Cemâline sığındım haşmet i celâlinden Sana meftun gönlümü fani sevdadan koru Nar ı hicranla yandım memnu aşk melâlinden Son olsun kainatın ulu imparatoru (Cemal SAFİ'nin Kainatın Ulu İmparatoru isimli şiirinin ayak dizelerinin tamamı duraksızdır.)
Aşkınla ne garip hallere düştüm. Her şeyim tamam da bir sendin noksan, Yağmur yaş demeden yollara düştüm. İçim ürperiyor,ya evde yoksan. (Cemal SAFİ'nin Ya Evde Yoksan şiirinde durak ihlali daha ilk dizede başlıyor. Bu durum şiire gölge mi düşürüyor? Asla.)
Kırdığın kadehte kalan ömrümden, Ağlarsın içtiğin yılları bilsen. Hicrinle sararıp solan ömrümden, Ağlarsın biçtiğin dalları bilsen. (Cemal SAFİ'nin Ağlarsın isimli şiirinde durak ihlali ayak dizelerinin tamamında mevcut. Bu durum şiire gölge mi düşürüyor? Asla.)
"aforoz edilmeden kaçmalıyım" demişsiniz. Aforoz edilmek Nebilerin yolunda gidenlerde olmaz, olsa olsa ECNEBİ'lerin yolundan gidenlerde olur. Merak etmeyin başımızın üzerinde yeriniz vardır her zaman.
"Hece için biraz Cemal SAFİ karıştırırsanız (ilk aklıma gelen) yararlı olabilir" demişsiniz. Tavsiyenize uydum ve Merhum Cemal SAFİ üstadın yürek izinden bir kaç tanesine göz attım. Vurgun hariç neredeyse tüm şiirlerinde durak ihlali var. Durak ihlalini sorun olarak görmek şiirde şekilcilerin bir yaklaşımıdır. Saygı duyarım. Şairlik söz mühendisliği ile olmuyor yanına duygu mimarlığını da katmak lazım. Şairlik karıştırmayla olmaz ki. Her çiçeğin balı farklıdır.
Sn. Uğurhan KOÇ bey, özetleyecek olursam yorumunuzda şahsım açısından alacağım bir şey olmadığını bilmenizi isterim.
Lakin üstad Cahit Sıtkı TARANCI dışında verdiğiniz hiç bir örnek savunduğunuz şeyi destekler özellikte değil. Cahit Sıtkı şiir hakkında ; Şekilsizlik içinde güzellik avına çıkanlar, kendi kendilerini avutmaktan başka bir şey yapmazlar. Şiirdeki esas rol, kelimelerin istifidir. " demiş ancak hecede kalıbın dışına çıkmıştır. Bundan dolayıdır ki otuz beş yaş şiirinden başkasını bilmez kimseler..
Hecenin üstadlarından yürümüşsünüz.. KARAKOÇ 'dan ,SAFİ'den , BEYATLI'dan.. Hecenin tam anlamıyla üstadlarından.. Bu bahsi geçen şairlerin bütün şiirleri benim ilk yorumda sözünü ettiğim kalıpların bekçileridir. Durak nedir, uyak nedir, ayak nedir, ölçü nedir kısımları hece yazmaya çalışanlar için bilinmesi şart olan konulardır. 6+5 duraklı 11 'li hece ölçüsü olduğu gibi 7+7 duraklı 14'lü hece ölçüsü de olduğunu Kainatın Ulu İmparatorunda gözlemleyebilirsiniz. Ve hece şiirinde daha bir çok kalıp olduğunu.
Dilerseniz hece vezni üzerine bir derleme yazmıştım yıllar önce. Okuyabilirsiniz siteden.
Kimin Nebi'nin yolunda olup olmadığı mevzuları da Allah'la kul arasında kalsın lütfen. Neticede her koyun kendi bacağından asılır. Derseniz ki ben günahsızım şefaatçi olurum. O zaman ayrı.
Şair dert anlatır mirim. Onun için yazar.. Söz mühendisliği ile oluyor bütün bunlar.. Siz yine de verdiğiniz örnek şairlerin tüm şiirlerini bir inceleyin isterseniz.
Öncelikle zaman ayırıp yorumladığınız için çok teşekkür ederim.
"Olmaktan bıkar mı kullar figüran? Kalkar mı sebebi, döner mi devran? Çıkar mı yarayı kökünden saran? Hane dertli, yuva dertli, kul dertli "burası nedir örneğin? demişsiniz. Açıklayayım efendim. Burası şiirin bir bölümü. Siz şiir değil de tam izahlı ilmihal kitabı okumak istiyorsunuz izlenimi verdi bana bu çıkışınız. Şiirlerin içine girmek öyle kolay değildir. Herkes nasibince alır okuduğu şiirden.
"Bu şiir ölçü bakımından da kusursuz değil. 6+5 duraklı 11' li hece ölçüsüyle işlenmeye çalışılmış ama bu düzen bazı dörtlüklerde bozulmuş" demişsiniz. Eyvallah. Şiirde mükemmelliğin sınırı yoktur olamaz da.
Öncelikle duraksız şiirin kötü şiir olmadığını düşünenlerdenim. Tıpkı Cahit Sıtkı TARANCI gibi.
Bir düşünsen, yarıyı geçti ömrüm Gençlik böyledir işte, gelir gider; Ve kırılır sonra kolun kanadın; Koşarsın pencereden pencereye (Cahit Sıtkı Tarancı)
Tıpkı Yahya Kemal BEYATLI gibi
En son Bektaş Ağa çöktü diz üstü Titrek elleriyle gererken yayı Her yandan bir merak sardı alayı Ok uçtu hedefin kalbine düştü
Yavuz Sultan Selim Han'ın önünde Ok atan ihtiyar Bektaş Subaşı, Bu yüksek tepeye dikti bu taşı O gazi hünkarın mutlu gününde.. (Yahya Kemal BEYATLI'nın Ok şiirinden)
Tıpkı Abdurrahim KARAKOÇ gibi
Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı, Gözler çakmak çakmak,benzi sapsarı... Bir baktı konağa alttan yukarı. “Vay” dedi,yutkundu,eğdi başını.
Bununla birlikte çok daha özenli anlatabilirdiniz derdinizi. Aceleyle doldurulmuş son mısraların üzeri. anladığım kadarıyla önce ayakları buldunuz, sonra son mısradaki tamlamaları yaptınız sonra da üzerini ördünüz. demişsiniz. Şair dert anlatmaz. Şair karanlıktaki ayna gibidir, kendisine düşen ışığı yansıtır.
Tıpkı Cemal SAFİ gibi
Cemâline sığındım haşmet i celâlinden Sana meftun gönlümü fani sevdadan koru Nar ı hicranla yandım memnu aşk melâlinden Son olsun kainatın ulu imparatoru (Cemal SAFİ'nin Kainatın Ulu İmparatoru isimli şiirinin ayak dizelerinin tamamı duraksızdır.)
Aşkınla ne garip hallere düştüm. Her şeyim tamam da bir sendin noksan, Yağmur yaş demeden yollara düştüm. İçim ürperiyor,ya evde yoksan. (Cemal SAFİ'nin Ya Evde Yoksan şiirinde durak ihlali daha ilk dizede başlıyor. Bu durum şiire gölge mi düşürüyor? Asla.)
Kırdığın kadehte kalan ömrümden, Ağlarsın içtiğin yılları bilsen. Hicrinle sararıp solan ömrümden, Ağlarsın biçtiğin dalları bilsen. (Cemal SAFİ'nin Ağlarsın isimli şiirinde durak ihlali ayak dizelerinin tamamında mevcut. Bu durum şiire gölge mi düşürüyor? Asla.)
"aforoz edilmeden kaçmalıyım" demişsiniz. Aforoz edilmek Nebilerin yolunda gidenlerde olmaz, olsa olsa ECNEBİ'lerin yolundan gidenlerde olur. Merak etmeyin başımızın üzerinde yeriniz vardır her zaman.
"Hece için biraz Cemal SAFİ karıştırırsanız (ilk aklıma gelen) yararlı olabilir" demişsiniz. Tavsiyenize uydum ve Merhum Cemal SAFİ üstadın yürek izinden bir kaç tanesine göz attım. Vurgun hariç neredeyse tüm şiirlerinde durak ihlali var. Durak ihlalini sorun olarak görmek şiirde şekilcilerin bir yaklaşımıdır. Saygı duyarım. Şairlik söz mühendisliği ile olmuyor yanına duygu mimarlığını da katmak lazım. Şairlik karıştırmayla olmaz ki. Her çiçeğin balı farklıdır.
Sn. Uğurhan KOÇ bey, özetleyecek olursam yorumunuzda şahsım açısından alacağım bir şey olmadığını bilmenizi isterim.
Dört yanımız taş yığını dolunca Yeşil alan ziyan zebil olunca Temiz hava oksijensiz kalınca Ağaç dertli, gövde dertli, dal dertli...
Böylesi anlamlı ve böylesi harika olunca şiiriniz gönül sesimle bir dörtlük nefes bırakıverdim bende değerli sayfanıza. Muhteşemdi.Duygusuyla kurgusuyla derinliği olan enfes bir şiir okudum yine mahir kaleminizden.Canı gönülden tebrik ediyorum üstadım.Günümüm şiiridir... Selam ve saygılarımla...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.