12
Yorum
38
Beğeni
0,0
Puan
1895
Okunma

sırt sırta verdiğinde acılar
kırmızı siyaha döner renkler
ve gökyüzünde amaçsızca döner sığırcıklar
dolgun bir buluttan gözyaşı düşer dağlara
kapımaysa beyaz bir tüy
güneş mutluydu bu sabah
incir ağacında ki serçe kadar
minik ezgilerin şenlendirdiği vakitler
nedense hep erken saatler de olur
sonra kederli duvarların uğultusu
sokaklara düştüğünde
yalnızlık kokar şişkin kalabalıklar
balkonlardan sarkar hüzün gölgesi
sihri bozulur saatlerin
kaçıp gitmek geçer aklımdan
başka dünyalara başka yerlere
dutlar ülkesinin mutlu kelebekleri gibi havalansam
kuzey ve güney rüzgârlarının seviştiği uç noktalarda
buluşsak senle
susamışken
susmazdım hiç
devamlı gülüşürdük
orman asmasının kucağında
ölümden ayrılıktan bahsetmezdi galaksi çiçekleri
bedenim bedenine eş olduğunda uyur uyanırdık
ah! ruhlarımızın buluştuğu her seherde
karışırdı kalplerimiz
duru nehirlere
……..
bi anlasan
bi bilsen sevgili
yol değirmenleri gibi tenha yıkık
ölüyor artık şehr-i kalp
hep mi hüzün şerbeti kaynatır bu gözler
arsız çığlıklar dudağımda ismin doğar şafaklarda
mevsimler geçiyor düş kapan akşamlarda
senin şehirlerin hep mi kayıp
neden ulaşılmaz yolların
ay nasıl da kara bağlıyor perçeminin ucuna
kıyı kırlangıçları uykuda yamaçlar puslu
gecenin deliresi var
şehrin üzerine…
ayşe uçar
14.07.2018