2
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1411
Okunma
yürüdü ağır adımlarla
kasaba doğru
süslenmiş etlerin önüne gelince
durdu
yokladı cebini
ve verdi varını yoğunu
girdi içeri
seçti bir et
yağmur başladı o ara
yıl bilmem ne
saat bilmem kaç
ve damarların için de nasıl kaynıyor
kan
kaynıyor ki
et peşin de sürüklüyor
ahşap merdivenleri çıktı
ama bukez hızlıydı
birden durdu
anlık bir vahiyle
sersemledi ve düştü
et sütyeninden kör bir jilet çıkardı
al bunu dedi
kes boğazını
ve kesti o da
kanlar yıkadı merdivenleri
ve yola taştı sonun da
yağmur hızlandı
taşıdı kanları caddelere
kuzeye ve güneye
doğu ve batıya
sürünceme de kalmış vampirlikleri
izledi kanı
kıtalar aştı kan
kıtalar aştı vampirler
kan kokusunu duyup dışarı çıktılar
beyler ve hanımefendiler
başladı tersine evrim süreci
kesemedi jiletler
doğanın verdiği tüylerini
kadınlar geldiler
pürüzsüz bacaklarıyla
inkar ederek başlangıçlarını
ve salya akıttı erkekler
uygun davranarak doğalarına
kan pıhtılaştı sonun da
üşüştü böcekler ve diğer sürüngenler
başına
sinekler kondu ve taşıdılar kokuyu
evlere
hastalık mahşer arefesini yaşattı
insan türüne
ve kümeste hayvana
orman da ağaca
ve yıkadı etler
merdivenleri
arındırdılar kandan
ancak yine geldiler
kandan adamlar
arınmışlığın bekaretine saldırdılar
ve yüzünü örttü ay
ve utandı güneş
titredi ölüler çukurların da
ve tekmelediler bebekler rahimleri
kan bir yazı yazdı
pıhtılaştığı yere
’avkalam he’
diye