4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1593
Okunma
-Kaf / es-
kaburgalarım arasında saklıyorum adını
oralarda bir yerde
yalanımın yakasını topluyor
ve susuyorsun öylece!..
alnımın akını yaldızlayan ben;
ne beyaz sakallı ermişler misafir ettim rüyalarıma
ne de Eros’u bir yerlerden tanırım!
özür dilerim kaburgalarım adına
korkularımı bırak bana ve artık örtme üstümü Fatıma,
ayrılık tastamamdır sevdaysa yarım
ben sana kavgayı nasıl anlatırım?
-nefes-
alnımın tam ortasında eski bir yara izi
bahtımın uzayan çizgisini ikiye bölmüş
alakasız ama hatırlatıyor ikimizi
Leyla dediğin bir çiçek sevdaysa uzun çölmüş
-pes-
az sonra ağlamayı deneyecek,
az sonra sağ omzunun çürüyen ve nemli hikayesini hatırlayacak..
seher yeli ılgıt ılgıt esince
avurtları çökmüş bir ihtiyardır gayrı gece,
serüveni karanlık savaşçı
gözyaşını ağaran bir şafaktan saklayacak,
en iyi yaralı bir bülbül bilir gülden utanmayı;
aksayan yanlarını esmer yüzüne gizleyip şafaktan utanacak..
ve titreyen elleriyle yakacak cebinden çıkardığı sigarayı
ağlamayacak!.. tütünden sararmış dişlerini sıkacak!..
ve çokça gerçektir acının miras bıraktığı alnımdaki beyaz!
bak şehri sağıyor yiten kadınlar geceye
çise çise dökülüyor dökülüyor aşk dediğin..
sen, biriktir gar(i)p sancılarımızı ilk heceye
inatla düşürmesin hikayemizi gözlerin,
hadi yakala yalanımdan da çekiştir beni biraz...
şuursuz üflenmişse, kızılca kıyametler çağırmaz Sur!
kuyruklu yalanımı (k)aydırırken karanlık gece
günahım çöken duvarlarına hiç uğramamış gibi
ensemde nefesini tut ve kal öylece..
peşime düş, sırtıma meylet keskin hançerini
beni hiç beklemediğim anda onmaz yaralarımdan vur!
allan ve pullan bir seherde tabutumu sırtla
toprağıma tohumlar düşürecek neşeli ağıtlar yak,
düşün ki omzuna nasıl yakışıyor ölü gülüşü..
eni sonu bu cinayeti saçına düşürecek bir ak
kürek kemiğine yel değecek üşüyeceksin bir akşam üstü
yıllar sonra beni yaralarımla değil tebessümümle hatırla!