7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2037
Okunma
hangi şehri terk etsem
gittiğim yere bir yenisi kurulur..
uzun uzun sıvarım kollarımı
taş taşırım, köprüler yaparım..
bir ruhumu imar edemem, birde yeni bir dışlanmışlığı geciktiremem..
kurulan her yeni şehir yeni yollara gebe...
bıyığımın iki ucuna kontrgerilla eylemleri yakıştırılmış neylim,
garbına ve şarkına uzayan yollar düşmüş ;
garbında saltanatından vazgeçmiş Kür’Şad ve kırk çeri
şarkındaysa Çegan Tepesinde vuruyorlar Enver’i..
bütün şehirler unuttukça bıyık uçlarınının cihetini, yedi kere yıkılmalılar!..
düşünmeliler, bir zamanlar onlarda bir “şey”di..
doğruydu ve çalışkandı ama neydi!?
şimaline kurt düşmüşlerin hafızalarını yerine getirmiyorsa albayraklı tabutlar
kollarını sıvayanlar bütün rakamları yakmalılaaar!
ve olmamalı hiç kimsenin 301 gibi bir derdi...
hiç kimseleşenlerin ve bir şeye benzemeyenlerin şehri
cenubuna doğru adı konulmamış bir piç gibi inkara büyürken,
önce yakıp sonra yıkmalı ve kendi aforozunu çıkaran militanların yurduna gitmeli..
(her sabah her öğle her akşam ve beni özlediğin herhangi bir vakit
karşısına geçtiğin ayna mazini gözlerine yansıtır,
aksi/lik bu ya sevdiğim
boynunda ki -ben- ikimizi hatırlatır!..
gamlanma, dedim ya nereyi terk etsem gittiğim yere
ilk önce beni süren yeni bir şehir kurulur..
bilirim ve severim ellerimin kirli yerlerini,
yazgımın esmer sürgitini..
bilirim, üzerime denizler çekseler inci(!)nmem
ama en güzel yakamozu üzerime çekilen deniz sırtlar..
ve gün batarken
vee gün doğarken bir yerlerde bir yerlerdee, ikimiz ikimiz kokan bir karanfil goncası patlar!..
ne sen nede ben, olamadık işte şehirli
bütün bayrakları yakılmış şehirleri yıkmaya gidiyorum
bekleme şimdilik beni...)