11
Yorum
19
Beğeni
0,0
Puan
1863
Okunma

bir diriliş muştusu arefesinde…meğer biz sevilmeyi beklemişiz
koyu mavi düşlerde tutulan onca yıl
cılız ağaç kökleri gibi karanlık vadilerde serin sular aramışız nafile
dudaklara kilitli sessizliğin açılışını
tutuna tutuna göğüne yükselen kızıldan bir gökkuşağını
ufkun pervazından duru bakışlarla yağmaya hazırlanan renkleri gözlemişiz
bir açık adresin yanında yazılı bulmuşuz kaderimizi
aç ve susuz kalarak, siyah bir kolye gibi takınmışız gecelerin karanlığını
ümitsizlikle koyulaşmış vakitlerin ardından müjdeli sabahı
ufka düşen güneşin özrünü beklemişiz
her solukta biraz daha…
en dar kapısında oturup, ruhumuzu aşk ile şerh etmişiz
damar damar çatlamış ,çorak toprağı kurumuş kalbimizin kavruk baharlarını
göz aynamızın burcunda asılı yıldızların aydınlık gülümseyişlerini beklemişiz
esir kentlerin mahpusları gibi puslu sokaklara serpilmiş fırtınalı akşamlar
zamanın en tenha köşesinde öylece dururken
kozasından yeni çıkan kelebeklerin kanatları hoyratça kırılmış
bir bahar sağanağı al renkli goncaları soğuğuyla vurmuş
halbuki çileli sırdaşlara bir nefesti, belki de bir serinlik fırsatıydı tüm bekleyişlere
kelimeler yurtsuz… seslenişler bedbaht
koyu, kopkoyu bir perdenin önünde karanlığa razı olmuşuuz…
başka yerlerde zorlukları. başka sözlerde umutsuzlukları
başka başka sızıların açtığı yaraların kanayıp akmalarını beklemişiz
derken, kış çölünde, arz soğuğunda, bin kıvılcım olarak tutuşmayı
aşina bir hevesle belki alışır ruhumuz diye…beklemişiz
redfer