16
Yorum
29
Beğeni
5,0
Puan
1254
Okunma

Dönüp, bir geldiğimiz yere bakıyorum
Bir de durup eğlendiğimiz noktaya
Işıklar getirmiştik avuçlarımızda
Umutlar, hiç bitmeyen
Tebessümlerimiz vardı ışıl ışıl
Gözlerimizin bebeğinde parlayan
Mutluluklarımız, paylaştıkça azalmayan
Hüzünlerimiz, paylaşınca yok olan
Heveslerimiz vardı, eskimez
Gayretlerimiz vardı, yorulmak nedir bilmeyen
Alnımızdan akan terler ile ıslanan
Ne verir isen misliyle mukabele eden
Toprağımız, yoluna can adanan
Suyumuz, bulanmamış
Havamız, sevgilinin bakışları kadar berrak
İnsanımız vardı önyargısız, temiz duygularla bezeli
Karasına, sarısına, beyazına bakmadan
Severdi her biri diğerini
Kaygılarımız ortak
Kavgalarımız omuz omuza
Türkülerimiz vardı hep bir ağızdan söylenen
Diken batsa herhangi birisinin eline
Aynı yerden kanardı cümlemizin yarası
Bize mahsustu, vicdan ve merhametin duygusu
Bir kelebek takılsa bir çalının dalına
Bir minicik kuş yavrusu, yuvadan
Düşse bir yaprak dalından
Bir karınca şaşırmışsa yolunu
Yoksul, yoksun ve imkansız kulun derdine
Kışa hazır olmayan ağustos böceğinin bile hüznüne
Üzülürdük hesapsız
El verir, omuz verirdik
Bölüşürdük çıkınımızda ne varsa
İnsandık, hem de adamakıllı insandık o zamanlar
Parmakla gösterilirdi
Dost, yaren, komşu, arkadaş, tanış anlayışımız
Emsalsiz kılardı cümlemizi bu kimlik
Ne var ki dönüşerek!! değiştik!! zamanla
Aşındı kimi hasletlerimiz
Bir acaip huylar edindik
Baktığımızda aynaya
Kendimize bile tanış çıkamıyoruz artık
Tutunamadık, bulunduğumuz o müstesna yerlere
Geçin, bir yaprağı, kelebeği, kuş yavrusunu
Karınca, ağustos böceğini
Bir insan zulme uğrasa
Bir talihsizlik geliverse başına
Ya da kaybetse hayatını
Ahlakı ecüş bücüş paketlerde bir çukura atarak
Hezeyanlar yaşar olduk
Ne idüğü belirsiz bir mutluluk duygusuyla
İzansız…
Yitirdik, içimizdeki o güzelim insanı…
Kirlenerek, hesapsız..
14.03.2018
5.0
100% (21)