52
Yorum
75
Beğeni
0,0
Puan
4183
Okunma


Feleğin çarkı mıydı bilemedim ayıran,
Doğan gün fasılasız, anıları deşiyor.
Biri mi var görmedim çıkarını kayıran,
Gözlerime sen dolan yaşlar düştü düşüyor.
Cancağızım özlesen, araya köprü kursam,
Hangi dilde söylesem hangi cümleyle vursam?
Başımı omuzuna yaslayıp öyle dursam,
Rayına oturmayan sevdam beni aşıyor.
Gönlümün gergefinde sevdaya örmem gurur,
Yangından arta kalan külümü yel savurur.
Sinemdeki ateştir, yokluğunda kavurur.
Göze mi geldik yoksa aklım fikrim şaşıyor.
Fincanlarda yol yok mu, vuslata erilmez mi?
Arada dağlar varken sinirler gerilmez mi,
Sevdiğinin uğruna bir ömür verilmez mi,
Heybemde hayallerim senle dolup taşıyor .
Gamla geçen hayatın rengini siliversen,
Firkatin duvarını sevgiyle deliversen,
Sevgililer gününde al gülle geliversen,
Tükense de umudum kalbim senle yaşıyor.
Tutamam ellerimle ne bardak ne kaşığı ,
Hafif bir esintide titrerken mum ışığı,
Mehtaplı ıssız gece ağlatırken aşığı,
Cevapsız mektuplara söz döşerken üşüyor...
cemre2
DOSTLARDAN İNCİLER:
Eğrisiyle doğrusu yaş kemale erince,
Uyandırıp uykudan düşündürür derince.
Bir taze gül uğruna ipe unu serince,
Sızlayan yaraları gönül mecbur kaşıyor... Süleyman KARAMAN (vega4)
Beklemekten yoruldu bacağı kırık masa.
Lacivert örtüsünün, çiçekleri solmasa.
‘’Ölüm Allah’ın emri, şu ayrılık olmasa’’
Gönül bu özledikçe dile gelip coşuyor. Hicran AYDIN AKÇAKAYA
Sırtı yere gelene döner feleğin çarkı
Değirmeni taşını çevirmez miydi arkı
Sevdasına köledir dahası yoktu farkı
Deli gönül dediğin yana yana pişiyor ramazan efe
Şiirimi güne layık gören seçkiye teşekkürlerimi sunuyorum.