7
Yorum
29
Beğeni
4,9
Puan
2459
Okunma

Geçen gün karar vermiştin
oraya girip oturarak iç dökecek
biraz da olsa arınmak isteyecektin
günahlarını bilemem
ben çok şey bilmem
anlamam da yetim avutmayı
ellerimi kestim, çünkü ellerimi kestim parmaklarımla
severken, okşarken ya da öperken, dahası da olmalı
sevmiyorum da diyemem
kandıramazsın nihayetinde önce kendini
yumurtanın ortasına söndürdük sigaraları
kaçıncı ayaktı farkında değilim, çektik,
sıkıştı göğsümüz
ilkyardım çantasındaki sargı bezine yaralandım
sen tentürdiyot dedin
sen iyileştir ,
kavrıyorum yaşamamı istedin
oysa duvarda yazmıyor çağın hastalığı
anlamsız bakışlar okşanmıyor
ben yola çıktım gece
rüzgarın öptüğü caddeler buldum kendime
rengarenk olabilirdi
bunu anlatacağımız günler geride malum
iyi çocuktur mavi
dudaklarının suyu arandığı boşlukta
deli dolu şey, kanının sorgulandığı
kalmamış masum
eski dostlara bihaber kalmayı
dert etmediğim kaçıncı gün oldu sahi
birer birer silindiğinde her telefon numarası
basit bir kayıp gelir ilkin
bu kadar basit olmak insanın asıl hakkı
yoksa içtimai göğsüne bir nebze toz
kız gibi gelse de töz, ciğerin külü
ha gayret çıkaracağım şu yükü
beyoğlu’nda cüce öpen travestiyi severken
inan bulamıyorum, ellerimi diyorum
onları koymak için bir yer arıyorum, onları diyorum,
her ilginçliğe ve herkesin kendini herkesten akıllı sanmasına karşın
güzel söz söyleyenleri ya üzerler
ya terk ederler
ya da bir yere hapsederler
bilirsin ağızları iyidir tutsakların
oysa insan nasıl hatırlar bir hücrede kelimeleri
ölmeden, öpmeden bir başkasının dudağındaki yaşayan heceleri
ellerimle kalçanı yaktım
öyle saklayacağın olsun hasretin rüşvetini
soğuk travertenlerin mermer doğurduğu yer de
bir damlanın izlenimidir yere değin
bana göre üst üste gelen de
sana göre aşağıdaki meydan aralığıdır
sarı yenidünya olsun,
sonbahar elması saçları kınalı bir kadının geçiştirilebilir halidir
fransızlar saksonlara süphan abe der
incelterek supangale,
kına mevsiminde yenen bir nane
öldürmeye teşebbüs ettiğimi söylemezsen
boynunda asılı duran saçını kaynatır içerim
beklemek yoruyor insanı
elektriğini kapıyorlar şehrin
şaltere uzanıyorum
şalı atıyorsun
ter temiz kalıyorsunuz
yorganı görüp üşümek gibidir bu
beklemekten gelen öykünme
eh, bir de onlar var, terane tencereye sığmıyor
lakin inanıyorum insana öleceğini bildiğimden
sana, sanata ve sanatoryuma
periyodik olarak ökçeli bir günde
ağırdır düğünü sarı ayranın
ellerimi kestim parmaklarımla diyorum
bundan bana ne denilirse, ki maruz kalanım
şapel duvarları çöker de altında kalır
veririm göğe ciddi bir şey
bu sesi seviyorum
şüphe duymuyorum
birden gelir,
ama ölüm iyidir diye düşünüyorum
5.0
95% (18)
4.0
5% (1)