Mahallem rakı kokuyor artık eskisi gibi değil
kaldırımlar bankerler tarafından işgal edilmiş
harçla karılmış kumun yırtılmasını izliyorum koca ayaklar tarafından
grevler geçiyor boğazımızdan,ilerliyoruz bereketli
sandalyeler ezilmiş halde
kekik kokuyor anasonla karışık
keman ağlıyor Farjad’dan sonra ilk defa
MSC yazıyor Alsancağa sırtını dayamış bir geminin sırtında
gözlerini kısıp bakması gibiydi bir çocuğun
korkuyorum geçerken içlerinden





mahallem rakı kokuyor artık eskisi gibi değil
sürgün ucunda
tunç surlar çevrili
ezan,sela geliyor bu saatlerde
son bir kez iliklemesi gibi önünü adamın
saygıyla indiriyor bardağını
ama duvarda hala o ilk porno afişleri saklı





mahallem rakı kokuyor artık eskisi gibi değil
kör bir ustura sakallarımın korkulu rüyası
kör bir ustanın ellerine bırakıyorum kendimi





müslüman olduğum için derdi bütün bunlar
alnındaki hasır izi
damgasıydı gençliğinin
erkek tabutları daha ağır olur
ve ölülere diş geçmez
dizlerine yatırdığı her sabah
dönmesi gibiydi hızlıca devrin
sarıyla siyahın tam birleştiği yerde
turuncu izmaritleri topluyordu çocuklar
sofrayı dizlerime kadar çektiğim zamandan
boynuma doladığım peçeteye kadar
kaç borcum var bilmiyorum.
















’Temmuz