0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1627
Okunma

Bitmeyen endişenin...
Karanlıkları örseleyen
Bir zakkum çiçeği
Yaşamın saniyelerini
Sayarken...
Ben kimim ? Bilmem...
Huzurum kalmadı...
Gel dostum
Çay
Yok kalsın
.....
Elde kalan tek
Zamanın ağır kokusu
Dişleri sızlatan
Göz damları
Ay kahverengi
Deprem korkusu
Öyle güzeliz ki
Sevişmek için çok bahanemiz var...
Maceraları daktilolar yazar
Bizler klavye çocuklarıyız
Gerçekleşmeyen rüyaları
Sanrıları
Hülyaları...
Saman alevi sarar
Aşk ateşi yakarız...
Susan zamanın
Bir damlasını
Sende kalan
Hatıraların
Dudaklarım çatlarken
Susarken öperken
Severim...
Karanlığı inciten
Elvedaları severim
Post hülyalarımı
Perdelerken gülücükleri
Bir lokomotif
Elif kadli sevgililer içinde
Bir çiçek bulmuşum
Gülünç orman kuşağı
Parası varken aşkla yaşarken
Mutluluk çığlıkları atarlar
Madem kavuruyor seni hayaller
Bir gün dönüp bak arkana
Gençliğini
Heyecanlarını sen anlat
Dinlesin dinlemek isteyen
Arnavut kaldırımlı
Mor beyaz baharlı
Salacak kahvehaneleri...
Üzüm gözlerden dökülen
Bembeyaz kokular
Miske nazire yapar sanki
Acele etme seni zaman olgun
Hayallerim yorgun kılar...
Mermer güneşi ezer gibi
Senin kirpiklerin
Havai maviliklere dalarken
Gözlerine
Acı hissediyorum...
Sevdikçe değil
Özledikçe...
Bakır kaplardan süt içer gibi
Annemden kalan tel kırma
Sana dokunurken gelin gelin oy gelin !
Kainatı kucağına serer gibi
Üveyik tortusu kalmış göz bebeğinde
Salıncaktan düşerken
Gül bahçelerinde
Ellerimi kokladığımda
Senin kokun
Senle mazi olurken
TV ve Radio mekaniği düşlerimiz
Siyah buğulu böğürtlen çayını
Galata kulesi altında
Dudaklarını öperken tattım
Mozaik alfabesi gibi saçların
Tüm rüyalarımı izliyorum
Senin gözlerinden...
Saçlarından...
Teninden
Şükür eder gibi
Al pul gonca berrak...
Sen olmayınca
Karanlığa boğulmuş gibiyim
Ay kokusu geliyor sevgilim
Sen penceredesin değil mi ?
Bekletme gözbebeklerimi
Bekletme
.....
5.0
100% (1)