1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
917
Okunma
eğer bir gün sandığın hayatta
uyanmak zorunda kalırsan;
gözlerin şişik, dudakların uyuşuk,
ve parmakların sızlıyorsa sıkılmaktan...
eğer bir gün yürümek zorunda kalırsan,
ayaklarına bata çıka mesafeler;
her atılan adımda saçlar bayazlaşıyor
ve sakallar uzuyorsa,
ve sigaralar sönmek bilmiyorsa
nefeslene, dumanlana...
eğer bir gün eski okunan bir kitabın
sayfaları arasında saklanan
kurumuş bir çiçek bulduğunda
gözlerin İstanbul gibi sisleniyorsa,
zamanların isleniyorsa...
eğer bir gün binlerce
defa yürüdüğün yağmurda
artık ıslanıyor ve öksürüyorsan;
ciğerlerinle anılarını da
tükürüyorsan mendiline,
üşüyorsan,
titretiyorsa seni
ılık yalnızlık...
eğer bir gün anlık yaşamayı
bırakıp ahretlik aramaya başlamışsan;
hep yek atıp gele de bekliyorsan gülümsemesiz,
bütün kapıların kapanmış,
ve ışıkları sönmüşse dostlarının,
sokaklara sarılıyorsan...
eğer bir gün,
bir gün bile
şaraplarda sarhoş olamadığına
hayıflanıyor ve ayıplatıyorsan kendini
en son sen çıkıyorsan mekanlardan,
ve en yavaş sen yürüyorsan,
ve en sessiz sen oluyorsan,
ve en korkunç sen ölüyorsan...
eğer bir gün,
sen,
olmuyorsan...
5.0
100% (1)