1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1146
Okunma
eğer birgün sandığın hayatta
uyanmak zorunda kalırsan;
gözlerin şişik, dudakların uyuşuk,
ve parmakların sızıIlı sıkılmaktan...
eğer bir gün yürümek zorunda kalırsan,
ayaklarına batarsa mesafeler;
her atılan adımda saçlar bayazlaşıyor
ve sakallar uzuyorsa,
ve sigaralar sönmek bilmiyorsa
nefeslene, dumanlana...
eğer birgün eski okunan bir kitabın
sayfaları arasında saklanan
kurumuş bir çiçek bulduğunda
gözlerin İstanbul gibi sisleniyorsa,
zamanların isleniyorsa...
eğer birgün milyonlarca
defa yürüdüğün yağmurda
artık ıslanıyor ve öksürüyorsan;
ciğerlerinle anılarını da
tükürüyorsan mendiline,
üşüyorsan, titretiyorsa seni
ılık yalnızlık...
eğer birgün zahirlik yaşamayı
bırakıp ahiretlik aramaya başlamışsan;
hep yek atıp gele de bekliyorsan gülümsemesiz,
bütün kapıların kapanmış,
ve ışıkları sönmüşse dostlarının,
ve sokakların insansız ve mekanların lâ ise
sarılıyorsan kendine
ve ısınıyorsan kendi nefesinle...
eğer birgün,
birgün bile
şaraplarda sarhoş olamadığına
hayıflanıyor ve ayıplatıyorsan kendini
en son sen çıkıyorsan mekanlardan,
ve en yavaş sen yürüyorsan,
ve en sessiz sen oluyorsan,
ve en korkunç sen ölüyorsan...
eğer birgün,
sen,
olmuyorsan...
5.0
100% (2)