çoban yıldızı olmuş ışıldıyordu geceden
bir vakit nallar altında asyanın seccadesi
som altın bir kısrak başı gibi

C

alevler bürümüştü semaları
bir yudumda içmek için
kızılca şerbet gibi
yeni doğmuş bir oğuzun süt kokan nefesinİ

C

incir kokuyordu mavi gecelerin vahşi şehirleri
elinde yeşil asası sultan süleyman
tarih öncesi büyülü bir cennet vaat etmişti
ışığın sancaklaştığı Anadoluya

C

gülümsüyordu şanlı hilal
çehresi yakut rengi
çıldırtıyordu gümüş yeleli bozkurtları
uğultuları yayılıyordu koca kıtaya

C

göğün derinliklerinde şerefle dalgalanıyordu
tadıyordu görkemli mavi düşleri
güz yağmurlarından kalma
ıslanıyordu en şanlı zaferler

C

siyah peçeli ahlar yükseliyordu
gözleri örten bir sis perdesinin ardından
ne hazin kan sızıyordu toprağın gövdesine
yakut alazı delikanlılardan
sarı buğdaylı bereket tarlalarına

C

meryem yüzlü annelerin
secdelerinden çıkan dualar arşı inletiyordu
melekleri şaşkına uğratan öyle bir ulvilikte
her gece camilerden şehre akıyordu tekbirler

C

kavmi azaba uğramıştı incir ağacının
çimen kokuları içinde uyuyordu geçmiş zaman
yedi kat arz taş silsileleri içinde
kitabelerinde baki olan Allah yazılı

C

şimşekler sonrasında gök gürlemeleri
çekiliyordu göğün derinliklerinden
Anadolunun ateş köpüklü nehirleri

C

cemreler kutsuyordu toprağı
yağmurun tohumu kutsaması gibi
nal sesleri geliyordu atmosferin gövdesinden
boz kısrak üzerinde dolaşıyordu güneş

C

Redfer