6
Yorum
21
Beğeni
0,0
Puan
769
Okunma

Ayva çöpüne tutturulmuş tenin
sallanıyor
sıskasın minareleri yansıtıp
uzun gibi gözüken
bir kuleyi andıran bacakların
göğe doğru yükselen bir yer var
oradasın belki
bakıp bakakalmak gibi
kitlenip kalıyorum öylece
öküz trene böyle mi bakıyormuş
cık cık cık
inanmam
dünyayı seninle savunuyorum
fil dişi duvarları kaşır gibi
düz ve pürüzsüz
belki bir türe sığınmış yazar parçası anlar beni
vazo değilsin alıp götüreyim
kilden mi yoksa yüzündeki bu çizgiler
ne zaman yağsa yağmur korkarım bozulmasından
ele gelmezsin,biliyorum
gerçeksin onu da biliyorum
ama değil gibi
cihan yükselir omuzlarında
şah ismail yenemez gururunu
keser annesini
yakar kardeşini
aşık olur bir kıza
kesilir sesi
yanar dili
biraz ben gibi
biraz sen gibi
tebriz’de otururuz
bağdaş çeker ayaklarımızı
karşımda camdan bir satranç
yanımda kanlar ülkesinin şahı
korkuyorum gitme yanımdan
ama gidecekmişsin gibi
sırtımı yaslayıp izlemeye devam ettim
elimde günün anlam ve önemi çizili
yüzüm orhun abidelerinin güney yüzü gibi
naturalist sarılmak istiyorum sana
saatin anlamsız olduğu bir anda
bu belli bir zaman aralığı gibi
dudakların bükülüyor bir çerçevede
beni hep çeyrek geçiyorsun
gözlerin kapanıyor
kısılıyor dünya
çene kemiklerin bize miras kalmış gibi.
’Aralık