0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1283
Okunma
Tunçtan değil Canlı
iki Martı.
Biri kıvırcık Saçları üzerinde Tunç Heykelin,
diğerinin Boyu Heykelin Kulak Memesine değin.
İlkin fısıldayarak birşeyler söylüyor,
sonra Başını öne eğip, Kanat çırpıp-gülüyor,
yada bana öyle geliyor.
Heykel mağrur,
Heykel ciddi,
Heykel Tunçtan,
Heykel Taş gibi suskun duruyor,
Heykel Heykel olmanın,
bu Merdivenlerde oturmanın
sorumluluğunu duyuyor.
Diğer Martı
-Heykelin kıvırcık Saçları üzerinde duran-
açtı gergin Kanatlarını çırpmadan,
kayıp-kondu diğer Omuzuna bu Sorumluluğun.
Her Otu yemesini gayet iyi bilen ben,
Martıca’dan hiç anlamam ama,
zannımca;
" Haydarpaşa Garı’nda..."
diye başlayan Nazım’ın bir Şiirini
Heykelin Kulağına fısıldıyor;
" 1941 Baharında
Saat on beş.
Merdivenlerin üstü Güneş,
yorgunluk ve telaş.
Bir Adam
Merdivenlerde oturuyor
birşeyler düşünerek..."
Bu Adam
"Memleketimden İnsan Manzaraları 1" Şiirindeki
"Garip Şeyler Düşünmekle Meşhur" olan,
Galip Usta değil, belli ki!
Kalın, uzun Kışlık Mahpushane Abası üstünde oturan Kişi,
Şairin Kendisi!
(*) HAYDARPAŞA GAR OTELİ 9 Şiirkayesinden alınmıştır. İkinci Şiir "NAZIM" ve üçüncü Şiir "ŞAİR"den sonra, AKÇE Romanımı Yayınlatabilmek için Şiir Yazmaya bir Süre ara vereceğim.
5.0
100% (1)