2
Yorum
15
Beğeni
0,0
Puan
634
Okunma
Bir kış dudağıma üfler seni
yel girer gökyüzüne
beli tutulur ayın
üstüne çıkar yıldızlar
bir atlı gelir koşturur ortamızdan
sonra kervanlara ayrılırız seninle
elini tutmak için kaç kavim geçmek gerek
hangi mevsimde olduğumuzun da bir önemi yok artık
her yol ayak izleriyle kaynıyor
iki katlı evimizin önünden geçen ırmağa dalar gözlerin
siyah parmaklıklar parmaklarını kapar
kilit olur bir fransız şarabının ağzına tirpişon
lak! diye çekersin ellerine düşmek korkusundan
yanımızda bir kunduz
gördüğü hayallerini anlatıyor
yine günlerden bir gün sarımtrak yoldayız
kızgın ve yumuşak bir yol
develerin ayakları benimkiler kadar genişmiş
hörgüçleri olgun bir kadın göğsü kadar ağır
inip inip yükseliyor
her bir parçasında biz saklıyız
sonrasında rüzgar yazıyor hikayeyi
realist ölçülere göğüs geçirerek.
’Ekim