8
Yorum
20
Beğeni
0,0
Puan
745
Okunma
Büyük ihtimalle ölmüştük tekrardan
başımıza vuran rüzgar ikimizi de üşüttü
kolların çıplak,gözlerin bana açılıyor
sabah değil akşam
gözüme batıyor tekrardan
sarı ve saten ceketli,kirli sakallı,dişleri parlayan bir duvar saati
sırıtıyor uzaktan saatin kaç olduğunu umursamadan
bu sokağın bir de lambası var duvar saati olduğu gibi
bazen insan taştığı da oluyor
ellerini cebine sokup geliyor karşıdan bir simitçi
hep hayret etmişimdir koskoca tepsiyi tutmadan taşımalarına
başlarında ekmek parası mı var yoksa ekmeğin kendisi mi
üşüyorsun işin doğrusu
işçiler paydos etmiş olmalı
vapur kıçını kaşıyor gibi sürtünüyor limana dalga eşliğinde
etraf benzin koktu ilk beş dakika
sen çiçek açıyorsun baharın ardından
bir ilk olmalı bu toprak ana için
şaşırıyor kendini büyülterek içinde kahve barındıran yuvan
yeni bir günün başlangıcı bu
bu sefer kolların kapalı
rüzgar da vurmuyor başına
gözlerini açıyorsun ben yokum
içimde geçim kaygısı
üniformasına sığmayan bir çocuk var
o kadar küçük işte
bazen dua ediyor sabaha karşı
kabus görmemek için bir daha
sevmiyorum böyle kısa süreli bir imanı
insan gördükçe azalıyor acılarım
büyük ihtimalle doğmuştuk tekrardan
tanzimat dönemi yapmacılığını barındıran ellerin
soğuktan biraz daha büzülmüş
bakışların orta asya’da bir çöl toprağını anımsatıyor bana
kaybolmaktan hiç bu kadar korkmadım
sana gelmek için biraz daha yürüdüm bugün
sarı kabanlı balıkçının elindeki suyun balık için olduğunu düşündüm
ölmüş bir canlıya kan pompalar gibi akıttı suyu
damlası damlasına akıttı gözlerine
yaşarken bu kadarını hayal edememiştir balık
sonra otobüs durağına yaklaştım biraz daha
tren garı arkamda hizalanmış bir şekilde duruyor
muradiye istasyonu burası
yolcu beklerken kum dolu on vagonla yanaştı
fazla izleyemedim
tren yorgundu
bununla kalmaz gibi
adamın biri çiğniyordu ayaklarıyla onu
sen mutlu gülüşler satıyorsun bana
bense müdavimin oluyorum senin
saat ne zaman altıyı gösterse
gözlerim açılıyor yeniden
ve yine başlıyoruz yeni güne
belki bir gün daha geçirebilirim ben
ama gün geçmez seni sevmeden.
’Ekim