8
Yorum
24
Beğeni
5,0
Puan
1423
Okunma

Nazdan çok öte darmaduman ukdelere sığmayan,
Dermanından feragat ettiğimi bir güncenin tefsirinde
Belki de bir bukle huzura yelken açtığım
Devrik bir tümcede beyanatı sersem sepelek bir ömrü de
Yâd edip ölümsüzlüğümü ilan ettiğim sonsuz dizede:
Hem de en muteberi yalıtılmış kaya tuzuna rağbet eden
Tuz ruhu yalnızlığın fevri çaprazında
İdame ettiğim gün ve gece.
Soytarı imlerden tekerrür eden sükûtun özleminde
Şu bağnaz gölgelere rağbet etmediğim,
Tefrikası kayıp bir istikamette son sürat taşa tuttuğum
Benliğime bilmukabil derken bir dostun selamı
Hele ki boğuk bir ses perdesine itibar etmezden önce
En sakil beyanatım…
Kırptığım son yıldızda
Aradığımdan çok öte pervasızlığın kıyamet habercisi tokadı
Yine de ucube bir resmin solduğu gönül bahçemde
Hangi badire ise yüreğin isyanı
Belki de toz konduramadığım ikbalimin aşk yüklü sanrısı.
Sus ki susmaların göçebe fiiliyatına giydirdiğim
Siyah cübbenin nazarında saf kan bir aşka meylettiğim her
Satır arası ettiğim rükûda
Gönlün kıdemli yoldaşı
Beynamaz bir gölgeyi de bertaraf edip
Sığındım sığınalı boşluğuna gök kubbenin.
Son bir rota,
Son bir dalya, demek olmasa da maharet
Tümden gelen coşkuyu yüklenip bir köşede
Ve çömeldiğim son durağın kırık pervazına konan
Bir güvercine nazire eden doğadan bir husumet nasıl
Gelmez ki benliğe
Varsın sürgün et lehçemden doğan
Hangi gölgeyse yüreğin yongası.
5.0
100% (19)