1
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
810
Okunma
Saksafon öter diğer ülkelerden
bizim geminin direkleri sallanır güneşe karşı
adamlar terlemiş bir hayli
sırtlarını siyah bir kutuya yaslayarak içiyorlar sigaralarını
yıl belki 1890’lar da takılı kaldı
belki hala 1960’lardı
okyanus ortasında bir oyuncak gibi sallanır gemi
uyutur bazılarını
bazen askerlerin bile uyuduğu olur içeride
hasret zor şeymiş
bizimkilerin kulağı hala neyde
öter bir ülkeden saksafon
duygulanır gemideki herkes
kimse bilmez zamanın ne olduğunu
haşlar bir kova su küçükken çocuğu
utanmaz kendisinden salınır bir büyük kara parçasına
duru kalır ne kadar çamur atarsan
yutar bazen gemileri
ağzını açar ege kadar
kolları hala bağlı
arkadaşlar uyur derin bir denize karşı
ölmemek için değildi bütün çabaları
ölüm onlar için sadece birer ahmaktı
sadece bir gemiydi bindikleri
akıllarından kokusuz bir çiçek gibi geçiyor
elleriyle tutamadıkları,bütün hayatları
şimdi geriye kalan sadece
bir türkü olarak kaldı dudaklarda.
Ah bir ataş ver..
Eylül’