5
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
1970
Okunma

çarık, lastik derken,
naylon papba devri,
kırmızı, yeşil, mavi
edik, nalın, tokyo, terlik, kelik,
şipidik , şipidik, şipidik
yün çorapların yerine de
naylon çoraplar geldi
genç kızlar ten rengi
uzun konçlu
çoraplar giydi
sonra da üzerine
kısa konçlu beyaz çorap,
naylon ayakkabı içine,
kadınların başında
sıralı kulplu bakır paralar,
kulplu-delikli pullar,
çekkiler, grapdüşenler
üzerine portakal rengi yağlıklar,
ve üzerinde çekkiler,
çatkılar ,
önceleri kulak gösterenler ,
sonraları çiçekli şarpılar
beşibiryerde takardı yeni gelinler
kollarda bakır bilezik, başlarında fes
basma donlar, entariler, önecekler
yün çorapta sünger ve ayakta mes
gıcır, gıcır gıcırdar,
gıcırdadıkça gıcırdar.
“-hele o beşibiyerde cangırtısı
altın bileziklerin şangırtısı
cay eder mubarek görümcesine
o da gelin olsun da daksın döşüne
bi perdeleri gapasın
olmadı aşsın
gelin oraya buraya seğidirken
evin dabanı sallansın
o evde yani gelin varıdığı
şangırtıdan, cangırtıdan annaşılsın
gururlanılsın”
“-evelden garı dediğin netçek
ya esgerden erini-o(ğ)lunu
ya da gurbetden
yavuklusunu
bekle(ye)cek
sağmaya-yaymaya da getse
geçi-goyunu
gözleri yollarda,
eli-bö(ğ)ründe
öyle durup bekleycek
ısdar dokusa da eliböğründe
yol gözlese de eli böğründe
süzülecek
bekleycek
eli böğründe”
karakeçinin kara kılı
kıl tarağında taranır
kirmende eğrilir
çi(f)tlenir
üsdüne çakşır •
altına çul
garşına çuval
depene çadır dokunur
ne ıscak, ne gar ne ya(ğ)mır
içine sovuk-ıscak almaz
yeni evlilere ak koyun yunu çadır
obanın çadırı beyinkinden cüsseli olmaz
yapağı kirmende eğrilip
una çuval,
başa yastık
bele guşak
ayağa çorap
illa da
dolak
desenler, göz doyurucu
“-anam ıramatlık varıdı daaa.!
bi ğözel ısdar dokurdu ki,! ta öyle
aklından ederdi yanışları
hu ne “gül”,
hu ne “darak”,
hu “daraklı ğelin”
hu “eli belinde”
hu ne “anahtar”,
hu “arabel”,
hu “turna gatarı”
bi bakmışsın, bi yatak çulunun hak ortasına
gondurmuş “gül”ü
gıran şaklarına “darak dişi”,
olmadı “deve püsgülü”,
yüklüğe gara goyun yunundan
“cıynaklı darak”
namazlada “gelebek”,
“deve boynu”, “buturak ”
yastıklara “eyer gaşı”, “anahtar”,
“koç buynuzu”, “dalak”
kıranlarına su: “yar yara küstü”
hinciğinner canıyın çekdiğini bas parayı getir eve
iki ğün gullan, at çöpe
el emeği verilmemiş,
göz nuru dökülmemiş
evladiyelik değil ki ne?
anacağzım yanışların
hepiciğinden bişiyler gomuş,
aklından de(ğil) mi nolcak
dutgalını bi çeşit birbirine çatmış,
kestelini düğürcüklemiş
kimbili(r) ne heyallamış
da; her evladının çeyizini eliynen dokumuş,
herkese bi böyük, bi ğüçcük ikişer dimi çuval,
birer kıl, birer dimi çul,
herkese birer yun-yasdık
işin aslı “ad anmalık ”
nur içinde yatasıca,
gabiri Cennet olasıca
Çalı / 1798
Resim: anamın kendi evimiz olduktan sonra o günkü imkanlarla dokuduğu ilk yastık
DİPNOTLAR
(tarafımdan ifade edilmişti.)
Şipidik: terlik, takunya
çekki-çatkı(çelgi): baş ağrısına karşı kadınların alınlarına bağladıkları (2-3 parmak kalınlığında) tülbent, sargı, baş bağı
kulak gösteren: ince tülden eşarp
şarpı: eşarp
beşibiryerde/beşibirlik: beş altın lira değerinde kadın takısı
önecek: belden aşağıya giyilen önlük
böğür: yan, bel
çakşır: kıl dokuma, uçkurlu pantolon köyde son zamanlarda Hacımehmetoğlu ve Yamık Cöbe giyerdi.
dolak: bele dolanan kalınca dokuma, kuşak
yanış: nakış, motif
cıynak/cırnak/çırnak: pençe, tırnak, özellikle yırtıcı kışların pençesi
namazla / nazmazlağa : namazlık, namaz kılınan yazgı, seccade
pıtırak/pıtrak(dikenli, batıp bırakmayan yabani ot tohumu, meyvesi
tutkal: dokumanın bittikten sonra kalan çözgü ipliklerinin ayrılmaması için bağlanması
düğürcük:düğümcük, mümkün olduğu kadar küçültülmüş düğüm
düğücük: irmik gibi ince bulgur
ad anmalık: evladiyelik, hatıra, atadan evladına, ondan da kendi evladına eskimeden geçecek eşya için kullanılır, tas, sahan, kilim genelde günlük olarak kullanılmaya kıyılamaz
5.0
100% (8)