0
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
847
Okunma

yavaş yavaş uğurladık her şeyi
siyahın beyaza baskın olduğu yere
yüceliklerin laf cambazlığını yapa yapa
doğruları sulandırıp
kutsalları alaşağı ettik
aklımız nefsimizden büyük
anlayışımız gördüklerimizden fazla
olamadı hiç..
değiştikçe denizin rengi
vurduk kırık kanatlı martıları çığlıklarından
kevgirlerle su taşıdık
seraptan öteye geçemeyen
devasa kumdan kalelerimize
kuruttuğumuz her çiçeğin yerine
kaktüsler ektik
dikenleriyle ihya olmak temennisiyle
bizden koparılan değerlerin yerine
renkli taşlar koyduk
yokluğu hissedilmesin diye
köşede boynu bükük ağlayan yetim
bir dilim ekmek hayaliyle ölen açlarımız vardı
dilimizde imanımızın takriri
özümüzde aklanmayan suçlarımız vardı
hep bir yanı arşı âlâya
diğer yanı cehenneme uzayan uçlarımız vardı
şimdi bir çırpınışla
hatalarımızı görüp kıyam etmiş olmak
hoş gelse de kulaklarımıza
ne kadar diri kalırız bilmem
hala öksüzlerin hakkı dururken kursaklarımızda
tam da şimdi vaktiyken
ya sunulan bu ikramı
kendimizin de inandığı
yalanlara boğacağız
ya da nasuhi bir tevbeyle
yeniden doğacağız
20temmuz