0
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
926
Okunma

derin bir iç çekişle ufka daldı
yavaş yavaş kızıla dönüyordu
mavi atlasa özenle çizdiği
ömürlük resimler..
bir kaç anı kalsın istese de
hepsini siliyordu zaman
insafsız silgisiyle
’kurşunkalem çalışmasaydım keşke’
diye geçirdi içinden
yazgı kalemi ne kırılgan bir daldı
geriye dönmek istedi
ağır ağır çıktığı merdivenlerden
görebildiği yer
güneş renkli yaprak değil
bir avuç topraktı
erteledi düşünü
burası ona ait değildi
içinden umutsuzca
zirve dedikleri bitmekmiş dedi
oysa yaşam uçsuz bucaksız denizdi
nereden bakarsan bak aynı enginlikte
belki hep aynı dinginlikte
buydu işte yanılgı
zihnin yaşamadan algılayamadığı
herkesin farklı hayatı olsa da
ardında bıraktığı her ölümlünün
sadece kendi imzasıyla
bıraktığı türden izdi
iki tesbih arasındaki farkı saydı
biri otuzüç biri doksandokuz
yolun sonunda olan için
otuzüç ne kadar uzun
doksandokuz ne kadar kısaydı
gökten bir yıldız kaydı
karanlığın kapılarını açtı
bir ışık hüzmesi..
’bir dilek tutmalı’ dedi
hala iyi niyetini koruyordu
yaşayanlar listesinden düşülürken kaydı
4ağustos