4
Yorum
10
Beğeni
4,9
Puan
610
Okunma
Yalnızlığımın
yalın bir ifşasıydı bakış aralarım
görmek muhtemeldi ama
bakmak fazlasıyla ötesi
bir kayıkçı olurum
kollarım olmaz sanki
ben haftalara günleri sığdırdım
sen bir bardağa sığıdıramadın
barksız bir saki
ve bendeniz
toprağa yapışık bir haki
yüzümü sürdüğüm bu eşik
aşınır mıydı böyle
bertaraf oldum
bu verdiğim toprağa bir renk
sana çiçeklerle örülü
maneviyatı ölülü
kara bir çelenk
yolun da söndürdüğüm izmaritler
uzun çizgiler
sonrası uzun süren
yıllar aylar belki saatler
özlemek güzel seni
hep güzel kalacak
özletmeden özleyenler
tutuşan prangalar bunlar
hasretinden eskiyenler de var
burada sen mevsimi yaklaşıyor
her an yağabilir aşk
sevdalanmış bulutlar çıkabilir
yuvasını terk edecek bir sürü özlem
evi yıkılacak umutlar
dışarıda üşüyecek hayaller
korkutucu bir mevsim
kalbim yine kurak geçecek
geçerken çarpıyor güzelliğin
bir arı kovanı oluyor
tehlikeli mi tehlikeli
sonrası ellerin
yakıyor yaktıkça
ecelden külfetli
dişlerimi kaşındıran bir güzellik
çarpık bacaklarına benziyor
hayatlarımız
aynı hizadayız
oldukça uzağız
bir varız
bir imkansız
duvarlarda bir kaç şiir atığı
ellerime bulaşmış mürekkep
dağınık bir yatak
yansıması gri
renk değil
bir hayat sanki
yüzümü sürdüğüm eşik burada
söndürdüğüm izmarit burada
kayıkçının kolları burada
ve siyah bir saten
sana ait
hepsi burada
failleri meçhule gömülse bile
aşk katillerini sever
uğrar kalbime
arada
gökyüzü senin mevsimin
şu uçan kuşlar
onun eseri
ve balçığa batan şu kalbim
eskittiği prangaların esiri
’Gök çe’
5.0
89% (8)
4.0
11% (1)