Yıllarım 18 yaşında Beyhude’m
Damarlarımda hicazlı bir makam;
Ak; mağrur duruşuyla kaşlarımda
Ve ben ne zaman aratsam google’a
“Ak” kelimesini
Silahlar çıkar karşıma
Gördün mü Beyhude’m?
Savaş dahi ak olur olmuş
Gecelerin karanlığı aklaştı mı yani?
Sen Beyhude’m!
Bu hükümdarlıkta
-daha kaç şiir doğuracaksın-
Doğurtalım, doğurgan gençliği
Doğurmuşlar anısına

Yıllarım 18 yaşında Beyhude’m
Korkak cinselliğim
Pornografik düşler arasında
sabahlarım istemsiz
Bakma öyle sapıkça görüşlerime
Saçma-da olsa biraz yaşamaktır
Yaşam sana uzaksa
Bırak uzaklık yaşamak kadar
siktiriboktan olsun hayatımıza
Kaldır kadehi Beyhude!
İzlenecek yığınla pornolaşmış hayatlar var
…
Yalnızlık kutsaldır Beyhude’m
Bilir misin sen bu şarkıyı?
Kaç tınısında sabahladık
Yalınız; çizildikçe güzelleşen resimlere inat
-İnat kelimesini ne kadar kullanmışımdır bu şiirde-
Yine de demesi bir çocuğun
“inat,inat,inat ve inat”
Yalnızlığa tek düşmanın
Delilik olduğunu -demiş miydim sana?-
Ne zaman deliriversem
Yani gerçekten delirmekten kastediyorum
Sözlülerim hep 0’a kaçıyor
Ben yırtıyorum bu sokağın ahlatını
Ve kaldırım paklamalı cesedimi
-Diye düşünmek de suç mudur-
Sonra oturuşlarımda öğretmen edası
Ah yalınız, yalışık, yılışık günlerim
Öğretmenler; oturdukça öğretmenleşir.
Ne ye oturdukları meşrudur Beyhude’m
-Gülme, yine kovacaklar beni sınıftan-

1.05.2016