6
Yorum
24
Beğeni
5,0
Puan
2012
Okunma

Deli bir kalbin hikayesidir bu…
Geçmişin yaşlı atlarla uzaklaştığı şehirlerde ölü çocuklar kaldı
Gözyaşının heykelini dikip öldü anneler
Şarkılar sokaklara sığmıyor artık Golha,
Çıkmaza sevdalanmış bir savaş ve göğsünde taşıdığı ikiyüzlülüğün madalyonu
Geleceğini geçmişini diziyor kurşuna korkunun gölgeleri
Tanrının ve merhametin
Geceye ölüm yakışır diye giydirdiler acıyı, sonra uyudular toprağa
Kuyulardan kemikler çekip gömüyoruz aklımızın karmaşık uyuşukluğuna
Sonra bitip tükenmeyen bir yolun türküsünü istifliyoruz Golha
Onurlu bir yaşam dileyen bir halkın harabe yuvalarına
Suskunluğuna çocuğunun ismini vermiş anneleri
Daha bir seviyoruz, yamalı kucaklaşmalarımızla.
Yaşayarak tüketenlerin kahkahalarıyla tükenenleriz
Yerimizi yurdumuzu unutunca ölmeye ant içtik, yerimizi yurdumuzu unuttuk
Korkuyorum Golha
Korkuyorum çünkü artık umudun gözleri bağlı değil; kör!
Karanlığa da alışamayız, üşüdüğümüzü söylesek gelip yakacaklar ocağımızı
Vurulup düşmek yetmiyor artık, parçalayacaklar
Dağların kalbi de artık yaşlandı, dağların kalbi küçüldü
Yaşamın ağır yanlarına koyup duruyoruz gözlerimizi,
Gözyaşlarımızı taşıyamıyoruz artık
Bekliyoruz Golha
Onlar zulm tapınaklarında Tanrıyı ayartırken.
Kuyular, kuyular, kuyular, hepsi birer kuyuydular
Kıydılar çocuklara, bahara ve inanca
Yazmasında ananın ölümün coğrafyasının allı moru
Yazmasında kayıp bir hiçlik
Gözyaşının kanlı heykelleri
Yıkılmış şarkılar ve nefretin yarasız kılıcı
Acıya yazılmış her kader Golha, acıyla var olmuş her hayat
Vatansız kalmaz mı küçük bir mezar bahşedilince toprağa?
Nedim KARDAŞ
5.0
95% (19)
4.0
5% (1)