13
Yorum
35
Beğeni
5,0
Puan
1072
Okunma

Dimağımda saklısın mazi ve yitip gitmelerin
En sancılı bekleyişinde,
Görmezden geldiğin bir cümleyim belli ki nazarında.
Yeter ki nazar etme, geçmişin tınısında
Ve muhalif, yorgun atlas yorgunluğumun
O aykırı mizacında.
Sürüncemede kalan en sefil ve devrik tümceyim:
Kayıp imlerin, gizli ve gizemli öznelerin
Kırık niyazında, dillendirmekten imtina edemezken
Ve hicap yüklü bekleyişlerde,
Duraksadığım her köşe başına yerleştirdiğim
Bir ünlem kadar şaşkın ve hayli süzgün;
Günlük telaşlarımın karmaşasında,
Sağalttığım ömrün güncesine
Yine de sondan başa aldığım her hükmü,
Karanlık yüklü gönüllerin
Tercüme ettiği yalnızlık kadar uzağında kalamadığım.
Bir güne tekabül eden kaç saat ise
Ve yitip giden her sefil dünde,
Gömülü bir mizacın en aykırı sırdaşı,
Hatta sıradanlığın oynaşı
O garip ve melun yüzlerde yüzen
Bin bir düşüngeç.
Tanımlayamadığım bir hezeyan,
Sonlandıramadığım bir roman
Ve ucu olmayan bir nizam;
Yine de en derinde saklı tutulu bir ihtiras kadar yoran,
Külfeti omuzda,
Sancısı günün rehin aldığı bir tortu kadar
Çöreklenmiş iken en dibe.
Sarkıtı anlamsızlık şu devrik ömrün,
Gönderisinde kayıp bir sarkaç
Zamanın sırnaşın gölgesinde
Beyhude bir var oluş;
Damıttığım en ölgün hayalin tezahürü kadar
Yalıtıldığım üç beş tahakküm.
5.0
100% (29)