0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
787
Okunma
o masanın üstünde ellerimle çok
kapının arkasında bekçi düdükleri
kahve duvarlarının kadife perdesinde
sabaha sinmiş bir özgürlük genişliyor
unutulmuş olanları hatırlayarak
iyimser merdivenlerini çıkıyorum evimin
bazı şeyler hızlı gelişiyor
kaygan yol eski araba bar
ordunun dereleri yukarı aksa
ya da ormanların gürültüsü
yankılansa mavi gülüşlü dudaklarında
örtüşen rastlantıların her biri kutsallaşıyor
denizin dibinde duran hatıralarım
dalgalanıp çarpıyorsa yanaklarına
mutlu olmayı dinle bir daha
sonra aynı anda iki yıldız kayar
birbirimizin gözlerine bakar
buğulu bir İstanbul sesiyle dinlenir
sulara karışır geri geliriz
ellerimizde bembeyaz köpükler
demem o ki martılı şehrin ıslattığı
o son aşık sen değilsin
yedi tepenin yedisinde de bulut
gelirsin diye seni özledim.