2
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
1886
Okunma

artık şiirlerimde sana seslenmekten korkuyorum
olur ya başımda dönen uğursuzluk sana da bulaşır
ve yarım aşklar kaderinde gezinir..
öylesine
yaşadım demek için yaşanan bir hayatın
hemen kenarına tutunmuş
var gücümle içine girmek için çabalıyorum
ben burdayım diyen sesim
sesine çarpıp geri dönüyor
yüreğine yuva yapan başka bir aşkın yavruları
bu bahar çıkar mı bilinmez
ama ben yuva yaptığını gördüm ya
kendi yuvam darmadağın oldu bir anda
artık kurumuş ağacın dalları gibi
kuru bu yuvadan uçma vaktidir.
ayrılık ateşinden
yanan gecelerin terini silmek bana düştü
sayıklamalar kulak tırmalarken
susmanın gururuna sarılmışım
üşüyorum yine de nedense.
ayrılık bu kadar üşütmemeli aslında insanı
sıtma nöbeti gibi titremeleri anlarımda
ellerimin buz tutması ne kadar saçma
halbuki sen tutarken ateş gibi yanardı
terlerdi avuçlarım
dudaklarım kurur
adını tekrarlardım içimden kalbim durmasın diye.
mahşer kalabalığı şimdi her yanım
nereye baksam yüzü asık bir sevdalı
kaldırımlar boyu boynu bükük insan seli her yer
sevmek bu kadar ağır bir yük olmamalıydı omuzlarda
yokluk hissi bu kadar düşürmemeliydi gururu yerlere
en kötüsü
bu acının adresi yok artık
çoktan terkedilmiş çaldığı kapılar
yabani sarmaşıklar balkonlara dolanmış
ve bir ayrılık şarkısı daha söylenmeden yaşanmış.
yorgun bir kalbin son atışlarıdır bunlar
sırtımda anıların çuvalı
nöbeti sana devretmek için mevsimleri sayıyorum.
Lavinia