Surda yazılan kaderini
yaşayacaksın dediklerinde
....inanmamıştık.

susacaksın bekleyeceksin...
ve!
yazılanı yaşayacaksın dediklerinde
bilemedik aşkın yedi renkli olduğunu

zamane aşklar kapını çaldığında
vurgun yemiş gibi olacaksın dediklerinde
sen ve ben
.....inanmamıştık
ayazda kalmış kelimeler gibi
üşüyerek sustuk

sustukça kıymetlenen
dilimizin altında
sır gibi sakladığımız
bize aitlerle
sen kaç kez öldün
benim gibi
kaç kez krize girdin
kapı eşiğinde.

sen yine susuyorsun dur
bahçendeki çiçekler
komodinin üzerinde duran kitapların gibi

son defa
aklından geçenleri bir kenara bırak
yüreğini yanına al

sahile gel
ayaklarında dalgalarının ürpertisi
gözlerinde gün batımı
avuçlarının arasında
sıkıca tuttuğun aşk
menekşe kokusunda tenini sardığında
ateşe iki odun daha atar
geceyi aydınlatırız desem de?

sen yine susacaksın

deniz kararacak
martıların ürkek bakışları arasında
gece matemini tutacak
son defa

bize ait olmayan ellerimiz gibi

ben o kadar
sus
biriktirdim ki!
aşkın kutsal bir ceza olduğunu
senden dönünce anladım

aşk sustu
sen sustun
ben sustum...