0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1453
Okunma

Aklımda ki deli sorular anlamı yitirmeye başladı
Nedir bu düzeni terbiye etme telaşı....
Toprak kokusunun sindiği bu sokaklarda
İlk önce adının ilk harfinden öpüyorum sonra
Gözlerinin bebeğinden
İzi kalır diye korkuyorum dudaklarımın
Kundaklıyorum sokakta kaçışan iskarpinsiz korkuları
‘ İskarpini olsa neye yarar ölüler iskarpin giymezler ki! ‘
Dün gece neredeydiniz? Görmediniz
Geçti boyası eskimiş üstelik yorgun
Bu gece yine geçecek on kırk beş treni arkasına bakmadan.
Mendil sallayacağım, belki yarın akşam da sallarım
Salla itaatsiz ellerim belki babam gelir
Sahi ne zaman ölmüştü babam.
Ne zaman babamın iskarpinlerini kapının önüne koydular da
Büyüdüm... Büyüdüm... Büyüdükçe ben...
Kendimden uzaklaşır oldum.
’Bir adı olmalı, bir anlamı olmalı düşündükçe...
Düşüyorum sokağın soğuk kaldırımlarına
Kulaklarımın örsünde nasırlaşmış acılarımı, geçmişimi dövüyorum.’
Sakın deneme acı benim... Kavgan... Kavgam benim...
Bir elimde mendil yaramın üstüne bastığım
Diğerinde hala yanan meşalenin karanlığı
Kâğıttan yapılmış evlere ateş düşüyor
Düştükçe ateş aydınlatıyor geceyi
Seyrediyorum sessizliği ’ Adel’in ’ siyah gözlerinden
Belki
Belki onlar da seyrediyordur.
Camı perdesi olmayan
Kapıları renkli evlerin oturduğu sokağı
Sokak çalgıcıları sırtlamış
Biri uzun boylu diğeri kambur
Çalan çalana
Vivaldinin konçertosunu
Çalmayı bilmem notasız
Kemanımın akordu bozuk,
bozuk keman daha güzel çalar diyordu
köşedeki meyhanenin müptela çingenesi.
Gün doğmadan çalmışlar masasından onun da hayallerini zenneler
Duymuş sabah haberlerinde
Benim gibi...