Tiyatroya yazar yetiştiren okul var ama sahnelenen oyunları yok
Tiyatrocu Yiğit Sertdemir, “Türkiye tiyatrosunun asıl sorunu, yeni oyunlar yazılmaması değil, yeni yazılmış oyunları sahneye taşıyacak yönetmenlerin bulunmayışıdır.” diyor. Yrd. Doç. Dr. Oğuz Arıcı da Devlet Tiyatroları’nın eski estetik anlayışından yakınıyor.
4.12.2014
Yeni sezonda Şehir Tiyatroları, Devlet Tiyatroları ve alternatif tiyatro grupları birçok yeni oyunla perde açtı. Aristophanes’in Kuşlar’ından, William Luce’un Lillian’ına, Henrik Ibsen’in Hedda Gabler’inden, Gogol’ün Bir Delinin Hatıra Defteri’ne kadar birçok oyun yeni sezonda seyirciyle buluştu. Ankara ve İstanbul’da resmi ve özel tiyatroların repertuvarlarına koydukları yabancı kaynaklı oyunların sayısı ise dikkat çekiyor. Zira Türkiye’nin en büyük iki şehrinde sahneye konan 30’dan fazla yeni oyunun 20’ye yakını yabancı yazar imzalı. Geriye kalan birçok oyun da Türk yazarlara ait, fakat yeni değil. Bu durum ülkemizde 7 üniversitede yer alan dramatik yazarlık bölümüne gözleri çeviriyor. Tiyatrocu Yiğit Sertdemir, asıl sorunu yeni yazılmış oyunları sahneye taşıyacak yönetmenlerin bulunmaması olarak tanımlıyor. Dramatik yazarlık bölümünün daha yeni yeni yazar yetiştirmeye başladığını belirten İstanbul Üniversitesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji bölümü Dramatik Yazarlık Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Arıcı genç yazarların kaleme aldığı, yeni oyunların Devlet Tiyatroları gibi kurumlarda kendine yer bulamamasını eski estetik anlayışa bağlıyor.
Dramatik yazarlık dalı ilk olarak 1987 yılında Ankara Üniver-sitesi’nde açıldı. Bugün 9 Eylül, Uludağ, Atatürk, Süleyman Demirel, İstanbul ve Kocaeli üniversitelerinde de var. Dramatik yazarlık ve benzeri bölümlerden mezun olan isimler arasında Uğur Saatçi ve Cem Uslu gibi başarılı tiyatrocular da var. Tiyatrocu Yiğit Sertdemir, “Özellikle son 10 senedir bu ivme giderek artıyor. Hem yeni arayışlar metinlerde kendine yer buluyor hem de bugünün coğrafyamızdaki karşılıklarını, hikâyelerini sahnede görme olanağı veriliyor. Türkiye tiyatrosunun asıl sorunu, yeni oyunlar yazılmaması değil, yeni yazılmış oyunları sahneye taşıyacak yönetmenlerin bulunmayışıdır.” ifadelerini kullanıyor. Dramatik yazarlık bölümünün var olmasını kuramsal altyapıyı tamamlamak adına önemli bulan Sertdemir, “Ancak sadece öğrenilmiş olanla yetinmemek de elbette bu bölümlerden mezun kişilerin elinde. Alternatif oluşturmak gayesiyle ve yeniyi aramak için de bu kişilerin donanımına çok ihtiyaç var.” diye konuşuyor. Oyunun çeviri ya da yerli metin olmasından ziyade niteliğinin önemli olduğunu belirten Sertdemir, “Bir yazar olarak elbette bize özgü metinlerin sahnede kendine yer bulmasını isterim. Ama bir denge içerisinde.” diyor.
Bu dönemde tiyatro Rönesansı yaşanıyor
Devlet Tiyatroları’nın ve Şehir Tiyatroları’nın belli bir prosedürü uygulamak, belli bir siyaseti gütmek zorunda olduğunu belirten Arıcı, alternatif tiyatro gruplarının bu konuda daha özgür ve başarılı olduğunu söylüyor. Arıcı, şöyle devam ediyor: “Devlet Tiyatrosu’nda bir oyun çıktığında beni heyecanlandırmıyor artık. Çünkü seyrettiğim oyunlar eski tip, yeni bir şeyle karşılaşmıyorum. Amatör bir grubun yeni oyunu beni daha çok heyecanlandırıyor. Mesele yeni tiyatro anlayışı ile ilgili. Devlet Tiyatroları’nda oynanan oyunlar 19. yüzyılın sona takılı bir estetiğe dayanıyor. Bunun değişmesi gerekiyor. Yeni tiyatro formlarının araştırılması gerekiyor. Ama kurumun içinde bunu yapamıyorsunuz. İsteyenler var fakat bürokrasinin içinde bu olmuyor.” Yeni oyunların üretildiğine değinen Oğuz Arıcı, İstanbul’da özellikle son 15 yılda irili ufaklı bir sürü tiyatronun oluşmaya başladığını anlatıyor. Arıcı, “Bu dönemde tiyatro rönesansı yaşanıyor diyelim. Bu nicelik artışı nitelik olarak karşılık bulmuyor olabilir ama bir çaba var. Alternatif sahnelerin çoğu para kazanmadan, devlet desteği almadan, kendi ceplerinden harcayarak tiyatroya tutunmaya çalışıyorlar. Büyük ihtimal bir nesil sonrasında sonuçlarını alacağız bunların.” şeklinde konuşuyor.
Dramatik yazarlık dalı ilk olarak 1987 yılında Ankara Üniver-sitesi’nde açıldı. Bugün 9 Eylül, Uludağ, Atatürk, Süleyman Demirel, İstanbul ve Kocaeli üniversitelerinde de var. Dramatik yazarlık ve benzeri bölümlerden mezun olan isimler arasında Uğur Saatçi ve Cem Uslu gibi başarılı tiyatrocular da var. Tiyatrocu Yiğit Sertdemir, “Özellikle son 10 senedir bu ivme giderek artıyor. Hem yeni arayışlar metinlerde kendine yer buluyor hem de bugünün coğrafyamızdaki karşılıklarını, hikâyelerini sahnede görme olanağı veriliyor. Türkiye tiyatrosunun asıl sorunu, yeni oyunlar yazılmaması değil, yeni yazılmış oyunları sahneye taşıyacak yönetmenlerin bulunmayışıdır.” ifadelerini kullanıyor. Dramatik yazarlık bölümünün var olmasını kuramsal altyapıyı tamamlamak adına önemli bulan Sertdemir, “Ancak sadece öğrenilmiş olanla yetinmemek de elbette bu bölümlerden mezun kişilerin elinde. Alternatif oluşturmak gayesiyle ve yeniyi aramak için de bu kişilerin donanımına çok ihtiyaç var.” diye konuşuyor. Oyunun çeviri ya da yerli metin olmasından ziyade niteliğinin önemli olduğunu belirten Sertdemir, “Bir yazar olarak elbette bize özgü metinlerin sahnede kendine yer bulmasını isterim. Ama bir denge içerisinde.” diyor.
Bu dönemde tiyatro Rönesansı yaşanıyor
Devlet Tiyatroları’nın ve Şehir Tiyatroları’nın belli bir prosedürü uygulamak, belli bir siyaseti gütmek zorunda olduğunu belirten Arıcı, alternatif tiyatro gruplarının bu konuda daha özgür ve başarılı olduğunu söylüyor. Arıcı, şöyle devam ediyor: “Devlet Tiyatrosu’nda bir oyun çıktığında beni heyecanlandırmıyor artık. Çünkü seyrettiğim oyunlar eski tip, yeni bir şeyle karşılaşmıyorum. Amatör bir grubun yeni oyunu beni daha çok heyecanlandırıyor. Mesele yeni tiyatro anlayışı ile ilgili. Devlet Tiyatroları’nda oynanan oyunlar 19. yüzyılın sona takılı bir estetiğe dayanıyor. Bunun değişmesi gerekiyor. Yeni tiyatro formlarının araştırılması gerekiyor. Ama kurumun içinde bunu yapamıyorsunuz. İsteyenler var fakat bürokrasinin içinde bu olmuyor.” Yeni oyunların üretildiğine değinen Oğuz Arıcı, İstanbul’da özellikle son 15 yılda irili ufaklı bir sürü tiyatronun oluşmaya başladığını anlatıyor. Arıcı, “Bu dönemde tiyatro rönesansı yaşanıyor diyelim. Bu nicelik artışı nitelik olarak karşılık bulmuyor olabilir ama bir çaba var. Alternatif sahnelerin çoğu para kazanmadan, devlet desteği almadan, kendi ceplerinden harcayarak tiyatroya tutunmaya çalışıyorlar. Büyük ihtimal bir nesil sonrasında sonuçlarını alacağız bunların.” şeklinde konuşuyor.
Kaynak:
https://www.zaman.com.tr/aktuel_tiyatroya-yazar-yetistiren-okul-var-ama-sahnelenen-oyunlari-yok_2261736.html
Yorumlar
"Tiyatroya yazar yetiştiren okul var ama sahnelenen oyunları yok" haberine henüz yorum yapılmamış.
İlk yorumu siz yapın.
Yorum Yapın
Tiyatroya yazar yetiştiren okul var ama sahnelenen oyunları yok ile ilgili yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Üye Ol
Üyelik Girişi Yap