Zarifoğlu, Sanatının İmkânlarıyla Anıldı
Cahit Zarifoğlu, vefatının yirmi beşinci yıl dönümünde BİSAV’da anıldı.
24.4.2012
Özgünlüğü ve müphemliği eserlerinde ön plana çıkartmış bir şair olan Cahit Zarifoğlu, vefatının yirmi beşinci yıl dönümünde Vefa’da anıldı. Bilim ve Sanat Vakfı’nda “Korku ve Yakarışın Menzilleri: Zarifoğlu Sanatının İmkânları” adıyla düzenlenen panelde yoğun olarak Cahit Zarifoğlu’nda tebarüz eden kavramlar üzerinde duruldu. Panele de adını veren korku ve yakarışın dışında hayret kavramından çokça bahsedildi. Zarifoğlu’nun eserlerinden şahsiyetine doğru bir yolculuğa çıkıldı.
Edebiyatımızdaki en özgün günlük Yaşamak
Açılış konuşmasını Mustafa Özel’in yaptığı panelin ilk oturumunda Sevengül Sönmez, Yaşamak’ın kronolojik olmaması, zaman ve mekânlarda sıçramaları hasebiyle edebiyatımızdaki en özgün günlük olduğundan bahsederek sunumuna başladı. Zarifoğlu’nun, Yaşamak’ı, üç temel dönemi olan doğum, gençlik ve olgunluk devrelerine vurgu yaparak metinle birlikte kendisini de okuruna tanıtmak istediği şekilde kurguladığının üzerinde durdu. Günlük samimiyetini haiz olmasına rağmen özeline dokunmamış olduğundan bahsederek sunumunu bitirdi.
Bahar Gökpınar, Zarifoğlu’nun mektupları üzerinden çok kişilik ilişkisi üzerinde durdu. Mektuplarında kimi zaman hikâyeler kullanmasından kimi zaman da ailesine vakit ayıramamasından şikâyet etmesini samimi bir üslupla ifade etmesinden bahsederek Zarifoğlu’nun hayatında edebiyatın yerinden bahsetti.
Ümit Aksoy, kendi tabiriyle “Cahitliği anlatacak kelimeler” bulmanın zorluğunu ifade ederek başladığı sunumunda, onun çocukları hikâyeler yazacak kadar önemsemesinin üzerinde durdu. Onun aslında şair olduğunu ve her ne yazarsa yazsın şair yanıyla yazacağını, bunun tamamlanmış tek romanı olan Savaş Ritimleri’ne de yansıdığını anlattı. Orhan Pamuk okumaktansa Cahit Zarifoğlu okumayı tavsiye ederek sunumunu bitirdi.
İkinci Yeni’ye tavır alışına sebep olarak iki farklı bakış
Panelin ikinci oturumunun başkanı Berat Açıl idi, konuşmacı olan Yücel Kayıran ve Mehmet Sait Aydın ise panele katılamadı. Yalçın Armağan Zarifoğlu’nun şiirindeki anlam-imge ilişkisinden bahsetti. Zarifoğlu şiirini iki döneme ayırıp ilk döneminin modernizmden, ikinci döneminin ise politikadan beslendiğini söyledi. Zarifoğlu’nun İkinci Yeni şairleriyle anılmak istememesinin nedeninin o dönemde Müslüman şairlerin politik bir kimlik kazanarak kendi dergilerini çıkartması olduğunu söyledi.
Son olarak Metin Kaygalak, “Berdücesi 1962” şiirini Cemal Süreya’nın “Üvercinka” ve Sezai Karakoç’un “Mona Rosa” şiiri ile ilişkilendirerek üç bölümde Zarifoğlu’nun kadına bakışını inceledi. Zarifoğlu’nun İkinci Yeni’ye sert tepki verişinin nedenini İkinci Yeni’nin sekülerizm üzerine kurulmasıyla ilişkilendirdi. Panel soru ve cevaplarla son buldu.
Kaynak:dunyabizim.com
Edebiyatımızdaki en özgün günlük Yaşamak
Açılış konuşmasını Mustafa Özel’in yaptığı panelin ilk oturumunda Sevengül Sönmez, Yaşamak’ın kronolojik olmaması, zaman ve mekânlarda sıçramaları hasebiyle edebiyatımızdaki en özgün günlük olduğundan bahsederek sunumuna başladı. Zarifoğlu’nun, Yaşamak’ı, üç temel dönemi olan doğum, gençlik ve olgunluk devrelerine vurgu yaparak metinle birlikte kendisini de okuruna tanıtmak istediği şekilde kurguladığının üzerinde durdu. Günlük samimiyetini haiz olmasına rağmen özeline dokunmamış olduğundan bahsederek sunumunu bitirdi.
Bahar Gökpınar, Zarifoğlu’nun mektupları üzerinden çok kişilik ilişkisi üzerinde durdu. Mektuplarında kimi zaman hikâyeler kullanmasından kimi zaman da ailesine vakit ayıramamasından şikâyet etmesini samimi bir üslupla ifade etmesinden bahsederek Zarifoğlu’nun hayatında edebiyatın yerinden bahsetti.
Ümit Aksoy, kendi tabiriyle “Cahitliği anlatacak kelimeler” bulmanın zorluğunu ifade ederek başladığı sunumunda, onun çocukları hikâyeler yazacak kadar önemsemesinin üzerinde durdu. Onun aslında şair olduğunu ve her ne yazarsa yazsın şair yanıyla yazacağını, bunun tamamlanmış tek romanı olan Savaş Ritimleri’ne de yansıdığını anlattı. Orhan Pamuk okumaktansa Cahit Zarifoğlu okumayı tavsiye ederek sunumunu bitirdi.
İkinci Yeni’ye tavır alışına sebep olarak iki farklı bakış
Panelin ikinci oturumunun başkanı Berat Açıl idi, konuşmacı olan Yücel Kayıran ve Mehmet Sait Aydın ise panele katılamadı. Yalçın Armağan Zarifoğlu’nun şiirindeki anlam-imge ilişkisinden bahsetti. Zarifoğlu şiirini iki döneme ayırıp ilk döneminin modernizmden, ikinci döneminin ise politikadan beslendiğini söyledi. Zarifoğlu’nun İkinci Yeni şairleriyle anılmak istememesinin nedeninin o dönemde Müslüman şairlerin politik bir kimlik kazanarak kendi dergilerini çıkartması olduğunu söyledi.
Son olarak Metin Kaygalak, “Berdücesi 1962” şiirini Cemal Süreya’nın “Üvercinka” ve Sezai Karakoç’un “Mona Rosa” şiiri ile ilişkilendirerek üç bölümde Zarifoğlu’nun kadına bakışını inceledi. Zarifoğlu’nun İkinci Yeni’ye sert tepki verişinin nedenini İkinci Yeni’nin sekülerizm üzerine kurulmasıyla ilişkilendirdi. Panel soru ve cevaplarla son buldu.
Kaynak:dunyabizim.com
Yorumlar
"Zarifoğlu, Sanatının İmkânlarıyla Anıldı" haberine henüz yorum yapılmamış.
İlk yorumu siz yapın.
Yorum Yapın
Zarifoğlu, Sanatının İmkânlarıyla Anıldı ile ilgili yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Üye Ol
Üyelik Girişi Yap