UZAY Eşim doğum yapacak, hesaplarımıza göre kasım ayının ortalarına doğru. Yaşım yirmi, erken evlenmenin en büyük getirisi genç baba olmak. Hayallerim var. Onunla arkadaş olacağım. Benim hiç oyuncağım olmadı. Onun her şeyi olacak. Onunla hep ilgileneceğim. Onu eşimle ben yetiştireceğim. Okula ben götürüp parklarda salıncağını ben sallayacağım. Okuldan eve gelince beraber derslerine yardım edeceğim. Ve onu hiç ama hiç dövmeyeceğim. Dünyanın en büyük suçunu işlese bile!!! Babam çocuklarını hep döverdi. Bu en kolay şeydi. Dinlemeden pata küte girişirdi. Ben çocuğumla arkadaş olacağım. Onunla sinemaya gidip seyrettiğimiz filmleri tartışacağım. Gerektiği yerde şımartıp gerektiği yerde hatalarını tartışacağım. Kasım ayının on altısı günlerden pazar yıl 1969 bir oğlum oldu. Doğum başarılı, anne ve çocuk çok sağlıklı Havamdan geçilmiyor. Baba oldum. Ayaklarım yere basmıyor. Çocuktum çocuğum oldu. “ Adı ne olacak ölen dedesinin adı olursa çok hoş olmaz mı? “Hem de kayın validen memnun olur.” “Peki, yavrum düşündüğünüz bir isim var mı? Bizleri sesiz, sessiz dinleyen annem göz ucuyla hepimizi süzüyordu. “İlkay dedim. Eşim baş salladı. Babam sustu. Kayın validem hiçbir şey söylemedi. Sessizliği bozan annem: “Uzay olsun” derken hepimiz şaşırmıştık. İlginçti çokta hoşumuza gitmişti. Beğenildiğini gören annem: “Bakın insanoğlu aya indi. Ben radyodan bu ismi çok duydum. Anlamı olsun birde bu isim çok yeni, her yerde ilgi çeker.” Aklı erince onun da hoşuna gider. Artık uzay çağı başladı.” Uzay adı oğluma çok yakışmıştı. Anlamlı bir isimdi. Nüfus cüzdanını çıkarırken epey sıkıntılar çekip sonunda muvaffak olmuştum. Her yerde ilgi çekmiş herkes tarafından beğenilmişti. O yıllarda o ismi koymak cesaret işiydi. Oğlum da ismini çok sevdi. Annem İlkokula bile gidememiş. Altı çocuğunu okutup derslerine çalışırken bizlerden öğrendiğiyle çağdaşlığı yakalamıştı. Mantığını kullanarak çoğu zaman bire bir tartışmalarda bile hepimizi hayretler içinde bırakırdı. Her zaman gençlerle oturmayı severdi. Fikirlerini çekinmeden söylerdi. Çok akıllı ve çağdaş düşünceli bir kadındı. Annem 1922 doğumlu Okuma yazma bilmeyen ismi gibi çok özel biriydi. Kurtuluş Savaşı bitmiş. Dört buçuk yıl askerlik yapan dayım köyüne geldiği gün doğmuş. Savaş bitti sulh oldu anlamında adını SULHİYE koymuş. Bu yaşıma kadar böyle bir isim duymadım. Canım anam rahat uyu, torunların adına yaraşır şekilde yaşıyor. Her adını çağırışta seni minnet ve özlemle anıyoruz. TOLGA 1978 yılı İzmit te görevdeyim. Eşim ikinci çocuğumuza hamile hepimiz heyecan içindeyiz. Bebeğin cinsiyeti belli değil. Kız mı? Erkek mi? diye merak içinde yaklaşan günleri sayıyoruz. Şimdi düşünüyorum da cinsiyetin belli olmaması daha hoştu. Doğumun sezaryen değil de normal olması daha emektarlık idi. Analığın simgesi kutsal sancıların başlaması hadi biraz daha biraz daha ıkın diye bağıran ebelerin çabalarını odayı çınlatan bebek sesi doldururken, dışarıda sigarayı peş peşe tüttüren babaya muştunun verilmesi çok ayrı bir değerdi. Doğum Ankara GATA”DA oldu. Bizlere o zor günlerimizde emeğini hiç esirgemeyen bacanağım ve eşine burada bir kez daha minnet ve şükranlarımı iletmeden geçemeyeceğim. Sağ olsunlar var olsunlar. Adını bacanağımın kızı Fulya koydu. Ailem büyüyor iki kişi olarak başladığımız yaşamda dört kişi olmuştuk. İki erkek çocuk babası olmanın gururunu her yerde doyasıya duymuşumdur. Yuvarlak suratı, kalın kaşların çevrelediği iki iri zeytin tanesi gözlerle tamamlanıyor esmerliğiyle hemen fark ediliyordu. O bizim güzellik timsali Yusuf’u muzdur. Abisiyle dokuz yaş farkı büyüdükçe kapandı. Otobüste trende vapurda bütün gözler Tolganın üstündeydi. Sevimli olduğu kadarda konuşkandı. İnce espriler ve taklitleriyle bir oyuncu kadar yeteneklidir. İkisi de beni hiç üzmedi. Bulundukları ortamı şenlendirirler. Saygı ve sevginin ta kendisidirler. Büyük oğlum Uzay kadın doğum doktoru, küçük oğlum Tolga başarılı bir sigortacıdır. Tanrı bana güzellikler yaşatıyor. Çok şükür iyi bir eş ve bulunmaz iki oğul verdi. Var ise kalan ömrüm rabbim benden alıp onlara nasip etsin. Eğer yaradan bir daha dünyada yaşama şansı verseydi ben yine milyonların içinden eşimi seçerdim. Çünkü çok iyi bildiğim iki evladımın garantisi var. En kısa zamanda iki güzel gelinimden bahsedeceğim. Tüm okurlarıma sevgiler saygılar….. OĞULLARIM Kan bağım Şah damarlarım Antik eserler gibi Benden sonra kalanlarım Taşıyıcı kolonlarım Varlıkta ve yoklukta Bana kollarını açan Biricik yavrularım. Yerinde munis ve ürkek Bazen devasa yürek Merhameti özünde Herkese var saygısı Olunca böyle evlat Yok gelecek kaygısı Büyük oğlum UZAY Küçüğü ise TOLGA Başka bir şey istemem Yaşamda onlar var ya TACETTİN YILDIRIM 16 AGUSTOS 2008 ÇANDARLI |