15
Yorum
20
Beğeni
0,0
Puan
899
Okunma
Günler geçit verip de yıllar hoşça kal derken
Susmalara sardım ben çağlayan dillerimi
Bilmem ki belki çok geç bilmem belki de erken
Bilinmeze sürdüm ben taş, toprak yollarımı.
Ah yıllar zalim yıllar tutamadın sözünü
Gönlümün sılasında yaktın her gün közünü
Koca ömür çalarken dertli dertli sazını
Dağlarında derdim ben kor ateş güllerimi.
Ömrümün boz kırında kendim çalıp söylerken
Takıldığım hüznünde kahrı viran eylerken
Sığınırken sevgine bin bir nifak paylarken
Vuslatlara kurdum ben umutla fallarımı.
Bir zamanlar gönlümü sardıkça tatlı sevdan
Sancısına kul oldum estikçe suskun sedan
Neden diye sormadım yaktıkça nazlı edan
Dualara durdum ben açıp da ellerimi.
Bilemedim vefanı beş para, pul etmezmiş
Ödettiğin bedeller kefarete yetmezmiş
Bu yüzdendir isyanım lafla gemi gitmezmiş
Savurdukça tuttum hep pembe hayallerimi.
Bir varmış bir yokmuşta savrulan yaprak gibi
Dört mevsim on iki ay kavrulan toprak gibi
Sene üç yüz altmış beş devrilen mihrak gibi
Elli beşe kardım ben buldukça yıllarımı.
Ben ki garip bir kulum bir yudum su beklerken
Dertlerime dert çakıp gökyüzünde saklarken
Kapanmadan gözlerim günüme gün eklerken
Sevgilere erdim ben kırdıkça kollarımı.
Yüksel Beyocaktan