24
Yorum
30
Beğeni
5,0
Puan
4796
Okunma


Daralmış geçitlerin geniş arzında saklı
Hayatın arzuları
Şizofren sancıların zaman girdabında
Özgürlüğe çivisini çakmış yalnızlık
Hangi yol başına varsan
Hangi sokağa sapsan
Issız bir kül bulutu özgürlük
Boydan boya.
Tutkulu kalemlerin sırat köprüsünde özgürlük
Kırk kapının cehenneminde
Esaret yangını duygular
Felek sapmış ters yöne
Edeple secdeye varmış feryat
Soluk soluğa.
Bir o yandan bir bu yandan
Dönüp duruyor dünya
Hayaller ateş çemberinin üryanında
Ayak ucuna çizdiğim özgürlüğümle
Tek bildiğim muamma
Eteğine tutunduğum toprak ana.
Geceye mi bu çırpınış, güne mi?
Bir çocuk gibi susmuş özgürlüğün ahı
İlk kez böyle çaresiz
Böyle kırılgan
Her güncesi amansız bir kor
Bir avuntu özgürlüğe azat hayaller
Pencere kıpkırmızı.
Sesler kuşkulu, sesler tutsak
Biraz hissiz biraz da sessiz
Çoğu güvensiz
Özgürlüğün kucağında iki satır samimiyet
Yaşam düğüm
Sabır yoğun
Düşler boğum boğum.
Hayatın anlamında bir tatlı huzur
Özgürlük senfonisi
Ruhlar bir demet çiçek
Rayihası semavi.
Suyun, göğün kıymeti sıcak bir nefes
İkrar gerek varlığa
Yok ki başka bir ses
Uhrevi esintiler buhurdanda tütüyor
Nasıl da ufku sarmış bu bağ, bahçe
Tutsaklığa özgür her şey
Diller bir tutam sükut.
Karışmış bir birine az ile çok
Diyorum ki artık çoğun azından
Bir yağmur gerek
Artık güllere bakmak değil
Biraz da gül dermek gerek.
Haydi kapat gözlerini, aç kapılarını
Azat et köleliğini tutsaklığından
Özgürlüğün kaptanı Nuh’sa korkma tufanlardan.
Yüksel Beyocaktan
5.0
100% (28)