10
Yorum
14
Beğeni
0,0
Puan
1661
Okunma

Yanık yanık türküler seslenir dillerinde
Dostlarıma kul olur benim şu garip gönlüm
Nağmeleri hoş eser gurbetin yellerinde
Ezgisine del’olur benim şu garip gönlüm.
Bir selamın getiren turnalara sürgünüm
Dost diye çalan sazın tellerine vurgunum
Diyar diyar ellerin hasretine dargınım
Vuslatına kül olur benim şu garip gönlüm.
Dostun gönül bağını mesken tutmuş gözlerim
Bağlamışım kalbimi nakış, nakış sözlerim
İyi gün, kötü günde yer ettikçe izlerim
Gurbet ele yol olur benim şu garip gönlüm.
Bal damlar dost dilinden bir kelamı can eyler
Deryaları aşıp da gönülleri han eyler
Yüreği miski amber neylerse güzel eyler
Dağlarına yol olur benim şu garip gönlüm.
Estikçe dostun yeli bal olur acılara
Bin gurbetin dikeni gül olur hecelere
Uzaklardan bir yerden ay damlar gecelere
Duruldukça sel olur benim şu garip gönlüm.
Aşıklara meşk olur dostta ki gönül tadı
Çiçekler selam durur anıldıkça dost adı
Bir asır gelip geçse çıkmaz yürekten yadı
Sahrasına göl olur benim şu garip gönlüm.
Dağ taş toprak demeden karlı dağlar aşarak
Ferhat, Şirin misali yollarında koşarak
El açıp dost dilinde dualarla coşarak
Ayağına çul olur benim şu garip gönlüm.
Yüksel Beyocaktan