6
Yorum
27
Beğeni
5,0
Puan
1880
Okunma

Ölüler içinde ölüydüm
Kâlû belâda duyduğumdan beri sesini
Ben o gündür seni ararım éy kalbimin sahibi.
Bilinmez yolların mihrabında kaybettim kendimi.
Gözlerime nakşetmediğim hiç bir yüz kalmadı
Eskimiş bir lisan yeniler kendini kulaklarımın ardında
Bilmez misin éy benim yetimim
Çocukluğuna düştüğümden beri
Aşk’ın en yücesini kalbim ile hissederim.
Başımı eğdiğim semalarda
Üzerime siner
Bir dervişin elbisesi.
Sonra
Seni susardım lisanımın arka köşesinde.
Arapça kokan bakışlarına dalardı gözlerim.
Ölüler gölgelerini seyrederdi
Utanırdı yüzüm.
Seni bulabilmenin azizliği ile
Ayaklarımın yorgun yıllarına aldırış etmeden
Ve saçlarımın siyahında duran beyazları görmeden
Dualar sığdırdım dudaklarımın ve avuçlarımın ötelerine.
Ve her oturuşumda kıbleyi dergâhına
Kaç gece uykularımın sağ tarafında
Seni bulmaya çalıştım istiharelerin manalarında.
Ve buruk bir selâmın ortasında
Ölü bir cenin masumiyetinde gördüm âhvâlini
Acı desen değil
‘’ Aşk’ına sürükle ‘’ der gibi…
II
Éy iki cihanın güneşi olan Eféndim
Seni bulduğum günden beridir
Nicedir aşkının koynunda kendimi kaybederim.
Dilim lâl kalır her duâda…
Söyle ey can-ı canım,
Hangi acıyla yanmakta yüreğin
Gece karası bakışlarında ansızın duruldu gözlerin.
Bilinmez diyarların şavkında sana susmaya yeminli dilim.
Seni her özlediğimde deli divane kendini kaybetmekte yüreğim.
En iyi sen bilirsin
Yıllardır bu aşk’a yetim düşüşlerimizi.
Kendimizden çok, en çok birbirimizi bildik.
Kimseler bilmezdi
Yüreğimizin birbirine yanarak bekleyişlerimizi.
Ellerime ilk dokunduğun günkü gibidir, içimde yanan sevgin.
Éy iki cihanın güneşi olan Eféndim
Konya da sevgiliye kavuşmayı bekleyen Mevlana gibi
Kudüs’te kan ağlayan İsa gibi
Züleyha için kuyularda direnen Yusuf gibi
Ateşin orta yerinde İbrahim gibi
Sancılar için de Meryem gibi
Yaralar için de Eyyub gibi
Medine de ’ ümmetim ümmetim ’ diye feryat eden Muhammed nuru aşk’ına
Şahit ola
Ben seni
Rabbimin şefaatinde
Ve izni ile sevdim…
Senin Mırrân
5.0
100% (20)