3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1409
Okunma

ne kıymetin var, etinin heybetinde büyürken
mesafeler kısalacağına, bir de uzuyor, kafatasının içinde şuursuzluk
kan nehrinden öteye beyaz üzümlerin kurak toprak
distopya arası iki kaşının arası
bin dokuz yüz seksen iki, ayrıca bakılacak bir yeri hiç olmamış insan
layık olduğu yere çömeliyor her sabah
gitme derken, bitme derken, bir sabah gelirde, nasıl olduğunu bilmeden incindiğine dair masallar dinleyebilirsin başkalarından. sahte olabilir onların sundukları sabır,
sabrım yok, gidebilirsin istersen ve buna filmler de, artı on sekiz ibaresi koymadan açık bir şekilde
sesli olarak söyleyebiliyorlar. mimiklerini de görebiliyorsun.
bana kalmayabilir ayvadan
gözlerini aç
tren rayını geçtiği köprü altındaki taşlardan birine oturmuş, sigaramı yakmaya çalışıyordum
insan götü toprağı sever
karatren mazide kalmışsa, bir sebebi de bilim
dünya harbinden sonra başladığın işi bitirip,
her gün binlerce araba yapan bir fabrikayım örneğin
beni besle, karbonunla
dumanınla kedileri kovduğun sokak senin itin olsun
ayaklarında,
gerisi zaten bazı gerçeklerle beraber gelir
kokmuş ayağıyla yatağa giren adamların kadınları cennete misafir olmalı
biraz burada dur
bu ayakları küçükken yüzüne süren kadının hatrına
çay demini alacak
sonra aç, iri göğsünde iki irin
sütsüz annelerin hakkıdır ağlamak
çalan şarkı, altmışlık bir kaset
kurşun kalem sana yakışır da, bilemezsin
(uygunsuz kadınların boşanma sebebidir başka yar ve rock ikilemi
bu biraz da erkek fikri, boşalma sebebi olamadığı kadar da ilkel
neresinden bakınca elinde kalıyor
kült böreğinin dili damağı taşkın sanat/ sanattan da anlamaz falafoş
üçgenin tadını hintli bilgini de çözemez,
zaten batılının gözünde doğu massage, idrar testi
ışığını da kapatınca dövizlerin uğruna
-hepiniz aynı onun bunun çocuğusunuz)
modern hayatına spoiler
she’s the mistake, ölenle ölünmüyor
çadırı kurduğun yerde başlıyor tatil
toprağı sevmeyen insanın bakışlarından korkup, paltoma sarılabilirim
gece soğuk olsun, biraz dindirebiliriz bu ateşi belki
sol cebimde faturalar, gidilmeyen evin
sağ cebimde biraz salam, koparıp beraber yediğim kedinin tırnağını sapladığı yer
hiç öpemeyeceğin bir kutsallık
kokuyoruz
iğrenç olabildiğim kadar olabilmeliyim, yalnızlık her türlü kabul edecek
ranza altında kazan misafiri siyah sümükler
tuvalet kağıdına sarılı kırık bir diş
oturduğun yer de görebiliyorsan hala kuşları; beyhude serzeniş
saçlarını sardığın yağlı bir kağıt uygunsuz devriliyor
iğnenin iktisadı boyutunda ricardo’nun pederinin arkadaşı da buna dair bir şey söylüyor
zengin olup, godot’u bekleriz edaları, atımızın tımarını yapacak latin kadın
elli yaşında emekli öğretmen/ pembe diziler gibi değil, live
bize hiçbir şey öğretmeyen insanların yanımızda olmasına izin veren tabiat anaya sövüyoruz
sen böyle rahat dur,
mavi bir silgi, sarı bir kurşun kalem
bu yaz beach, peach ve bitch aynı kalabilir
bana kalsaydı bu kadar uzatmazdım da filmin sonunu
ibrenin ucunda vahşi delikler var
üçgen cennetten kopmanın sarkan simgesi
patlayan dikiş sonrası akan iltihapları emen zaman
beni sarp bir uzaklığa gömecek vasiyete hazır tutuyor
sen güzelinden bir kağıda dök istersen dudak izini
tartabildiğin hava kadar da ağır olsun sevgin avucunda
duvara yumruk atarken yaşadığımı hissediyorum
birbirlerine sarılmış sinirlerin uzun bir tatile ihtiyacı olabilir
beyaz üzümlerin vatanına kan nehrinden gidiliyorsa;
roma’nın magnus efektinde, tende şarap kokusu
mahzenin en dibine kadar inildikçe bakterisini seven yıl
dönüp dolaşığ ilkel bir canlı olduğunu kabul ettiğinde
çoktan makineye lanet çağı başlayacak
zaten her kahve köpüğü, köpük değildir
sevgi dediğin de pek çok şey
ısırgan otuna pul biber basıyorum, sınırı çoktan kaçırmışlar
gökyüzüne bakarsam,
ellerim metalin
sen ellerin
sanatını soyayım ki;
fiyakalı takım elbiseleri sevsin seni
5.0
100% (2)