1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
2089
Okunma

Eylül,
Ekim,
Kasım…
Kimilerine yaprak dökümüdür Sonbahar
Kimilerine ilham…
Ben neden severim bilir misin?
Hercai gibi bu güz mevsimi
Solup solup mateme boğulsa da bütün çiçekler
Kardelenin müjdecisidir yine sonbahar
Dökülse de yaprakları, ağaçlar ayakta ölürmüş
Bir ömür diz çökmeden seni biriktirmişim içimde
Çınar gibi…
Öyle böyle değil!
Canım çıkana değin,
Bütün sevda yüklü güz hazanlarını içimden geçirin! ...
Geveze suskunluğumun yitik bir Eylül sabahıydı
Lügatlar parçalayan gözlerinde kurulmuştu ilk dar ağacım
İdam sehpasına savrulan tekme misali
Ayak uçlarına ihtişamla devirdiğin göz kapaklarının eşliğinde
Tarifsiz bir lezzetle içimin en ucrasına dokundurduğun
Perçeminde saklı gizemli bakışlarının esiri olmuştum…
Öyle böyle değil!
Gözlerinin, sözlerinin yokluğudur yasım
Yüreğimin sevda askısına yarin bütün söylemlerini asın! …
Ekimde kırağı düşermiş köhne gönüllere
Depresifler Kasım’da depreşirmiş meğer
Ayın ondördü gibi
14 Kasım’da günüme doğduğun gün
Zihnimde adın
Dimağımda tadın
Kaptırmışım kendimi esintine,
Bağlı bir basiretle…
Öyle böyle değil!
Beni tutuşan bütün sevda ateşlerinde kavurun
Efil efil esen sonbaharın uçsuz dehlizlerine savurun! ...
Vuslata uzandıkça uzadı yollarım
Memleketim, sılam gibi
Acımadan vatan özlemini yaşattım yüreğime
Soğuk Kasım ayına değen tebessümünün sıcaklığında
Hasret yüklenerek sevmiştim seni…
Öyle böyle değil!
Madem elleri ellerime kelepçeli
Yarin yüreğini yaralı yüreğime perçinleyin! ! !
Şükrü Aktaş
5.0
100% (4)