Bir zaman oynatıp, şahlara kaldıran,
Bir zaman uyutup, düşlere daldıran,
Bir zaman açtırıp, güllere solduran,
Durmadan yanıltan kadere kırgınım!


Hatırlansın diye çok çabaladığım,
Felek kesesinden hep ödünç aldığım,
Yine tutar diye, mayalar çaldığım,
Yıllara çekilen süngere kırgınım!


Siyah zülüfleri erkenden ağartan,
Acıyı içime taksimle dağıtan,
Sinsi darbelerle ansızın bağırtan,
Sesi yasa boğan, kedere kırgınım!


Heva ve hevese daldırıp yitiren,
Ölüm heybetinden ömürler bitiren,
Gaflete daldırıp, habersiz götüren,
Zamansız çıkılan sefere kırgınım!


Ateşinde donup, buzunda yandığım,
İçime damladıkça, donarak kaldığım.
Ceylan bakışına o vurgun olduğum,
Yanımda olmayan dilbere kırgınım!


Riyayla bakarken dost görünen göze
Şeytanın şubesi nuranisiz yüze
İbret alınmadan boş söylenen söze
Hak kelam konuşmaz dillere kırgınım!


Kırgınım el atıp kırılan dallara,
Kırgınım vuslata varmayan yollara,
Kırgınım severken sarmayan kollara,
Hiç halden anlamaz ellere kırgınım!..



Şükrü AKTAŞ