5
Yorum
16
Beğeni
0,0
Puan
2718
Okunma

içimdeki gözlerinle bak aşka
..
daima bitap gecelerden iniyorum aşağılara
sözcükler karaladığım lacivertler sus içinde
alıngan duvarların gözlerine asılı ayın ışıkları
ne olur teferruat sözcüklerle bakma bana
öyküler çizilmiş duvar kitaplarından konuş mesela
alı koyulmuş renklerin tutsak sesiyle anlat evreni
ispatlama nedenleri, sebepleri, niçinleri, bırak öylece
şarabın acımtırak kırmızılığında sarhoş et gözlerini
içinde kaybettiğim kendimden geriye birşey kalmasın
şimdi ayaklarını vura, vura yağmurlar sökülür ahşap kente
senden esinlendiğim ıslak arzular dolarsa kan, kan damarlarıma
sevişmekten öte, bir aşkın ağrısında ağlamaktır hissettiğim
saçlarından söküp almışım zaten sararmış sonbahar dramlarını
kaybetmeye ramak kaladır düşlerim, sana dair meyildir hüzünlerim
imkansız yerinde kirpiklerinin ucunda açan mor çiçekleri öperim
deniz üstü resimler vuruyor u dönüşlü dudaklarının gülüş kıyısına
eski bir İstanbul hanımefendisi, yanağının beyazında oturan pembe
nasılda dişliyor havayı kahkahalarının çocuk umutlu çıplak sesleri
ve gözlerini kısarak devam ediyorsun aklımı olabildiğince uçurmaya
öylesin işte, vurdumduymaz, illegal işgalle ele geçiriyorsun beni
anlamlar manasızca direnirken göçük altında kalmış sevda hüznünde
sürgün olup kalıyorum dar geçitli bakışlarının koridor seslerinde
bir şarkının aksanıyla tutup çekiyorsun yüreğimin kırık yerinden
ve mor çiçekli bir sabahla, gece yaraları arasında mülteciyim sana