Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
İbrahim Çelikli.
İbrahim Çelikli.

Tırtar / Tapu

Yorum

Tırtar / Tapu

( 5 kişi )

4

Yorum

6

Beğeni

5,0

Puan

2156

Okunma

Tırtar / Tapu

Tırtar / Tapu


Allah rahmet eylesin
bobam
“-sen bilin” dedi
“-bi araya ğelin, gardaş gibi
kimsenin hakkı kimseye ğeşmesin
eli-ğünü kendinize güldürmeyin”

üleşdirdim halalarıma, emmimgile
“mürekkep yalamış”ıyım deye
bana düşdü isder isdemez
mamele işleri de

binersin bazar arabasına
dooru tapı dayırasına
herkeşden evela ğetdim
sahat dokuz,
annatdım ilk gelene
“-durum” böyle böyle
“melit beyi bekle”
çaresiz bekledik
geldi.., saçı geri daralı biri
neçeden sonura işaret etti
takkayı ba(ğ)rımıza aldık
ona da annatdık..

“-ver makeme ilâmını”
“-ne makemesi,
ne ilâmı abe(y)”
öte yandan biri dedi ki,
“-sen önce makemeye gedecen”

len ne makemesi,
“-ebem öldü,
eceliyne
yaşı doksan küsurudu zati
işdecik mıhdar da tasdikleyvidi
nüfusdan da düşürtdüm saba(h)le(yin)”

adam dölü belli
“-öyle deği(l)” dedi,
“-oradan bi garar getirecen”
ne deyelim
şer(i)atın kesdiği barnak acımaz
“-pekey” dedim
tapı deyince biz,
tapıcı Kasım Bey gibi efendiler biliriz
emme gazın aya(ğı) öyle deği(l)


tapı-mapı deği
tam bi devlet dayırası vallahi
..
uzatmayalım vardım,
hemen alt gatın girişinde
onnara da izah etdim
“-durum ….” böyleyken-böyle.. böyle
“tapı dayırasından kıyat isdeyollar” dedim

“-doğru” dedi, adı da Şengül’ümüş
adamın biri
“-amma onnar bize bi yazı yazacak
falan köy, falan mevki,
adası parseli
adı-soyadı, değil mi
olur ya üsdünde iputek olabili(r)”

len ne iputeği
gadının iputeğinen-mupiteğinen ne işi olabili(r)
yalan olmasın, gadının son deminde
gene de gulağına eğildim, sordum,
“-borcun var mı ebe borcun?”
“-şükür emrine, Allaha bi can borcum mar” dedi,
Allah bilip duru(r)
“-Allahdan başka kimseye borcum-morcum yok”
“üş gün yatak,
dördüncü ğün toprak
şafatından mahrım etme Ya Rebbim
deye deye getdi zati,

öte sözün beri başı
nayeti amma adam haklı,
bizatihi.. bu onun görevi
vardım tapı dayırasına gerisin geri
işimin ebi-cetdi
tem-ters gedeceği belli
cinlerim depemde vallahi billahi
garnıma bi ağrı ğirdi
bak gör Allahım gari

bu sefte orta yerde; gabak gafalı bi adam,
sil baştan anlatdım, gari şefleri
adam bana kırk dereden su getirtdi
en sonunda nüfus cüzdanımı isdedi
“-ya sahte evrakınan,
birinin tarlasını
başgasına yıkıvırıyosan” dedi
“-sizin hakkınızı gorumanın gereği
bi başgası gelse de değil mi”



nassı aklımıza gelmedi
haklı vallahi-billahi
de!
benim etiyacım mı var
“-olmaz sa”
“-yoğusa bizim bildiğimiz iki şahit” dedi
Allahın onarcağı ya
“-fırsatım olursa
muvazzaf yokalmamı yapdırın”
deye gocaman defteri yanıma aldıydım
uzatdım

adam bakdı başga gaşcak yer galmadı
“-sen gene de iki şahıt getir”
..
“-bekle” dedi, terk etdi dayırayı
bekle Allah bekle gari
adamdan habar yok
valla ayaklarıma gara sular endi
haralda adam bazar bazarlamaya ğetdi
öyle ya haftadan haftaya bi bazarı adamların
“-nere ğetdi bu adam” deye gürleyince
ordan göbekli nemrut garının biri
“-senin iş uçu arşife endi ya!” dedi
hayır benim gorkum öylenneyin
mesayinin biteceği

neyise adam geldi,
habar almış diklendiğimi belli
hitdetlendi bana
“-ne böğürüyon dana ğibi len sen” dedi
elinden gelse avkalacak gibi
işimin görüldüğüne bakayın deye
ses etmedim
“süt dökmüş kedi gibi”, maçıp-maçıp
öğüme bakdım
“-işim acala da, gusura bakma ağbi
değilise valla üş gün de; üş gün beglerin” dedim

ordan aldım kiyadı, bi sevincinen
“-şükür işi halldecez öylene”
seğirtdim vardım makemeye
adam hemen yazacağdı,
eli varmadı, elindeki galemiynen
evirdi çevirdi ı ıhh!
“-olmadı” dedi
..





dinine yandımın şe(hi)rlisiii..
belli ürüşvet isdeyollar
anaforcu döyüsler
alışmışlar köylünün üsdünde götürmeyi
“-on gün de olsa bekleycen
emme ürüşvet-mürüşvet yok ,
valla vermeycen” dedim içimden
“-benim işi mezbur yapcaklar”
bobalarının hayrına mı
bu iş uçu mayış almayollar mı?

“-senin eben hasan gızı, değil mi”
“-evet” dedim
“-burda hüseyin yazıyoru gardeşim” dedi
“-etme eyleme
adamın adı hasan,
hasan üseyin deği ki,
hadi “hı” decen emme ”

“tapıdakınnar düzeltsinner”
..
ulen bunnar gumpanya
o, ona, o gerisin geriye
o ötekine
köylüyüz ya
çaresiz döndüm gerisin geriye
vardım,
esginkinden da ma(h)çıp
durum böyle, böyle
annatdım

adam “-gardeşim bi senin işin mi var
böğünün adı bazar,
otuzaltı pare köy böğün burda
bak sırada bissürü bekleyenner vaa(r)
en eyisi mi sen yarın gel”

nalet olsun, emme ürüşvet-mürüşvet yok
istermezse bir ay gedip gelecen
..
ertesiğün zabbahdan
ver elini gasaba!
Allah var ya ıçcık peynir,
yoğurt-dolaz alağetdim
n’olur nolmaz,
öyle ya adam haklı
bi derdi ben miyin
“abey şu bizim işi
………
gözünü seveyin”
…..

ana valla adam, yüzüme bile bakmadı
“-ben dün bakdım gardeşim ona
orada “hüseyin” yazıyoru
benim yapcağım bişiy yok
isdeyosan gene hüseyin yazayın”
yahu abey
ı-ıh
aman-zaman
“-valla olcağı bu bunun”
abey-mabey kar etmedi

hay senin yapıvıcağın işin
……………. dedim
atdım kendimi dışarıa
durduk yerde.
elimden bi gaza çıkcak valla

bizim köylü
Cöbe dayıyı buldum
yoğurdu peyniri ona verdim
“-len o arkadaş eyidir”
“-eyiyse madem
düş öğüme isbat et hadi”

getdik, ona da
“-Osman abey orada hüseyin yazıyoru
ben de orda gördüğümü yazıyon
gafamdan yazmadım kiyne
söz temsili orda
“osman” yazıyo olsa da
ben hasan yazsam olu mu”
“-dooru olmaz”
“-ee hüseyin yazıp durukana
ne deye hasan yazayın”
……
“-bunun olcağı ne”
“-olcağı bu”

gasaba da en namlı Cöbe dayı da kâr etmedi
Üssüğün Melide getdim
Mırı Şabanın dünürünün, dünürü Şevket Ağaya
Bakgal Iramazana, Davıda
öğüme ğelene, dert yandım
tapıcıyı kim tanıyo dedilerise
ayağına vardım
kimi eletdiysem “ı-ıh”

geri ğeldim yalvardım yok
zabala herkeş durmuş bize bakıyodu
hinci herkeş işinde gaydında
“-abey ne isdersen vereyin
benim hu işi halledivi”

yoğ Allah yok.. adam “nuh deyo
peygamber demeyo”
atıyo bana fırçasını
havasını
“-işiniz olmadımıydı yalvarıyonuz,
işiniz bitdi mi, yakın semtimize uğramayonuz
işin görülsün deye
herkesi buraya toplayon
o tefderi ben mi yazdım hıyarağa,
orada öyle yazıyo tamam mı..

iki ğün sonura gastelerde
iresmimiz çıksa
“sahte belge düzenlediler de
vatandaşın malını elinden aldılar” deye
o zaman ortaya çıkıp da
“yok meselenin aslı öyle değil böyle”
tapıcıyı ben yanıltdım,
o bana doğrusunu yazdı verdiydi
emme ben kendim değişdirdim” deye dermin
“ıhı sana çızık, vallaha demezsin”

“-derin, dememiyin abe
yeterki sen imzalayvı bi, ha!”
valla da demezsin, billa da demezsin
sen işiyin görüldüğüne bakıyon emme
ben imza atıyorun boba!
mesuliyet bana geçiyoru direkmen

ben attığım imzanın ömür boyu
vijdan azabını çekerin
değil Yörük Osman, değil kaymakam
yerden bobam çıksa
kimse bana bunu imzaladamaz
annadın mı?”

“-e valla haklısın abey de
ben sırf bunun uçu geldiydim
böğüne talik etdin
“pekey” dedim, birez sonura
araba getmeycek olsa
önemli deği(l) valla
acaba yarın gelsem”

“-isdersen alt(ı)ay gel-get gardeşiiim
benim yapcam başga bişiy yok”
“-eyi de abey, biz hinci n’apcaz”
“-valla o senin meselen
beni hiç ırgalamaz”
bin yalvar, rica minnet
“olmaz, da olmaz”
“abey çıkar bi yol gösder”
“yok”
seninki yanıma ğeldi
elimden kiyadı aldı
“isdemeyosan vee gardeşim” dedi
kiyadı alıp yırtmasın mı

tam o ara, bakdım
seyirciler bıkmış bizim piyesden
herkeş işinde gaydında
kimseye çakdırmadan
yumruğumu bokis etdim de
ben bunun böğrüne
bi endirdim
“hang” deye
iki büklüm oldu-ğedti valla
“-evet”

“-gardeşim esgi yazı bu
hasana sinek sışsa
hüseyin olu”
..

“-bu da öyle olmuşdur
al-gel şunu, hasan yazıverelim
olsun-bitsin
vatandaşı ikki sahatdır neye
yoruyor sunuz”

“-maksat işin görülsün,
hemen yazdı,
uzun uzun imzaladı
mühürledi, elime uzadtı,
emme hala böğrünü dutuyodu
ardıma bile bakmadan doru Şengül’e
ani-takke tamam

“sağol” deye bi yanına varayın
peynir yoğurt isder mi
öyle ya “bi ta işim düşer”
“gusura bakma abey” deyeyin deye
işim bitince okarı çıkdım

tufalete ğetmiş
gelmemiş
baya bi bekledim
illa bi “Allah ırazı olsun”
deycen
..

araba gaçacak deye
ardıma baka baka
endim hökümet konağından
ondan sonura da yüzüm dutup da
varamadım yannına
adı hinci aklıma ğelmeyo
emme o ğün hiş demediysem
beşyüz tefa,
dediydim
ezberlediydim
valla-billa

neyse, olmuş işim,
bişmiş aş su isdemez
zati adamın ismini
zikretmek de gerekmez”


























DİPNOTLAR
mamele :muamele, yol-yöntem, yordami ile işlerin halledilmesi, davranış biçimi
Direkmen/direkman: doğrudan, direkt olarak, otomatikman, kendiliğinden
talik etmek: tehir, erteleme, daha sonraki bir zamana bırakmak

Paylaş:
6 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (5)

5.0

100% (5)

Tırtar / tapu Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Tırtar / tapu şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Tırtar / Tapu şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
glenay
glenay, @glenay
27.1.2016 21:57:54
5 puan verdi
Neyse şükür dedim sonunda
öyle yada böyle işi görüldü.

Ne yazık ki devlet dairelerinde
çok görülen bir durum.
Yine gerçek bir şive ve anlatım.

tebrikler kardeşim,

selamlar..
Etkili Yorum
AZAP
AZAP, @azap
27.1.2016 20:44:01
5 puan verdi
yoğun duygularla gerçekler yerli yerinde harika akmış sayfaya dost bravo kutlar sevgiler sunarım...
Etkili Yorum
mehmetmacit
mehmetmacit, @mehmetmacit
27.1.2016 18:20:09
5 puan verdi
Yineden istediğini yaptırmış memura.
Kolay değil köyden gidip şehirde işini bitirmek, insanlar yıllar yılı sefil oldular daire kapılarında rüşvetler de cabası.
oldukça akıcı bir bölümdü hazla okudum.
kalemin daim olsun üstadım.
Etkili Yorum
VAZO
VAZO, @vazo
27.1.2016 16:47:56
5 puan verdi

dinine yandımın şe(hi)rlisiii..
belli ürüşvet isdeyollar
anaforcu döyüsler
alışmışlar köylünün üsdünde götürmeyi
“-on gün de olsa bekleycen
emme ürüşvet-mürüşvet yok ,
valla vermeycen” dedim içimden
“-benim işi mezbur yapcaklar”
bobalarının hayrına mı
bu iş uçu mayış almayollar mı?

Her çağda,her toplumda hüküm sürmüş olan rüşvet,avanta,cukka,haraç,bağış
eş anlamlı ne sayarsan say,zamanımızda da sık sık gerçek yüzüyle hüküm sürmeye
devam ediyor.Rüşvet bir kimsenin emek vermeden sağladığı kazanç.İstesek de,
istemesek de adına rüşvet denilebilecek bir durumla hayatta karşılaşmışızdır.Bende,
geçmiş zamanda şiirde ki anlatıma benzer bir rüşvet olayı ile karşılaştım.Tapu dairesinden
aldığım evrak,Maliye'de memur anında çekmecesine saklayarak evrak kayıp olduğunu söyledi.
Nasıl olur biraz önce size verdim diye memura itiraz etsek de, tartışsak da nafile neyse ki
bizi tanıyan onun şefi çekmesinde sakladığı evrak'ı aldı ve işlem yapıldı rüşvet vermeden.
Günümüz de bile,rüşvete karşı yeterli duyarlılığın oluşmasını beklemek de abestir."Allah'tan
korkmayan kuldan utanmaz" derler.Demek ki; rüşvet alanlar da yeterince Allah korkusu yok.
Şiir; o dönemin belgesi gibi yaşanılanları olduğu gibi yöresel şive ile anlatmış.Tebriklerimle.
Saygıyla.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL